okutman, ogretmen, cevirmen, medya, reklam

Ingiliz ed. mezunu bir ogretmenim.

kurstaki hocam (rus dili) bizim haricimizde bir üniversitede ders veriyor, aynı zamanda çevirmenlik yapıyor bir firmada.

Özel şirketlerde tercüman olarak çalıştım. Kitap çevirdim. İşsizim.

dis ticaret uzmani olan biliyorum.

eskilerimiz, dil bildikleri için dil ile kısmen alakalı her alanda iş buldular. ya da akademisyen oldular. şu an böyle bir şey pek mümkün değil. bizi resmen call center ya da çeviri bürolarına hazırlamak için uğraşıyorlar.

İngiliz dili ve edebiyatı mezunuyum. Tercümanlık ve öğretmenlik.

kız kardeşim fransiz dili ve edebiyatı mezunu. kurumsal bir tekstil şirketinde (en büyüklerden ve sahipleri çomar değil, bil bakalım hangisi :)) kurumsal iletişim uzmanı olarak çalışıyor.

Abd edebiyatı okudum, çevirmenim.

fransız dili ve edebiyatı okudum.
fransız dili eğitimi bölümünde yüksek lisans yaptım.
mesleğim çevirmen ve özel ders veriyorum.

Ben A.k.e birinci sınıfım, daha oncesinde cevirmendim. simdi ozel derse de el atmayı planlıyorum.

evet. bilgisayar ekranı daha geniş.

Evet kullanıyorum, tlf ekranı ne kadar büyük olursa olsun gözlerimi yoruyor.

Gün içinde ofiste, akşam evde telefonu elime almıyorum desem yeridir. Sadece dışarıdayken çok lazım olursa kullanıyorum.

evet caps yapmak telefonda zor iş

1 yılı geçti, sürekli tablet kullanıyorum. e-imza lazım oldukça açıyorum bilgisayarı.

ben tam aksine telefon kullanmıyorum neredeyse. sadece aramalar ve gerçekten çok lazım olursa başka şeyler için. onun dışında whatsapp için bile web.whatsapp'i kullanıyorum. telefonda yazı yazmak kadar nefret ettiğim başka bir şey yok. bilgisayar başında zombi gibi 3 gün geçirebilirim ama telefon olmasa 3 gün dönüp bakmam. allah belasını versin telefonun.

bir şey üretmek için değil zaten mobiller, telefon ve tablet tüketmek için. siz de zaten bir şey üretmeye ihtiyaç duymuyorsanız bu ürünler daha kullanışlı olabilir.

ben hiç sevmiyorum telefonda bir şeyler yapmayı. ek olarak kulaklık olmadan hayatta telefonda konuşmam, kulağa dayayıp konuşmak çok saçma geliyor. telefonu genelde ailemle, sevdiklerimle filan konuşmak ya da iş için kullanıyorum. onun dışında yoldaysam ancak bir şeyler okurum reddit, duyuru etc. evde genelde pek dokunmuyorum.

bilgisayar kullanıyorum mobili asla tercih etmiyorum.

Ben masaüstü bilgisayardan aldığım zevki hiçbir şeyden alamıyorum.

@kurnaz: Tablette word, excel, outlook çalışıyor. Google docs var, Google Drive var, birçok program için birçok alternatif var. Pdf editlemek daha kolay, çizim programlarından cad programlarına kadar var. Şarjları bilgisayara göre uzun gidiyor, kendinden sim kart ile bağlantı imkanı da var. Kalem dahi mevcut. Üretmek için ideal cihaz.

Ha siz şeker patlatırsanız, o sizin sorununuz.

Sadece birseyler izlemek icin aciyorum bir de kurgu montaj photoshop falan yapacaksam. Onun disinda mobildeyim.

@babil

tablette word excel pp gibi şeyleri sadece tabletten kullanan varsa sanırım windows ödül filan verir adama. bende bundan dolayı windows tablet aldım asus transformer dışarıda ufak işleri halledebilmek için. bu işlerde 1. sıraya tableti koyup iş yapan adam ciddi işler çıkarmıyordur. sadece surface var aklıma gelen böyle kullanılabilecek tablet. o da tablet değil aslında, bilgisayar.

pdf editlemek notebook ya da bilgisayarda tablete göre kat kat kolay. he çok extreme şeylere ihtiyaç duymayan adam için klasik tablette daha kolay olabilir o başka.

bir kaç alanda tabletin başarılı kullanımı var, sanat, grafik çizim gibi ama cad için tablete geçen firma tanımıyorum ben.

dediğim gibi bende windows tablet var, bunu mobilde 2cil kullanımda kullanıyorum, şeker patlatmak ne demek bilmiyorum ama tableti iş için 1. sıraya koyan tek bir şirket bilmiyorum.

dinliyorum tarzına göre piyasada bilinen rus grupları var.

vespero, yuri gagarin, iamthemorning benim dinlediklerimden aklıma gelenler.

global müzik içinde yeri olup olmadığını bilmiyorum çünkü global müziği bilmiyor ve takip etmiyorum ama dönem dönem çıkıyor arada birkaç şarkı. yine de yaygın değil sanırım.

ben kendim dinliyorum hatta son aylarda sadece rusça dinliyorum. bunda rusça öğreniyor olmamın ve çocukluğumdan beri ağır rusçu olmamın payı var elbette, yoksa müzik güzel olduğundan değil yani. benim dinlediğim şarkıyı dinlesen gödünle gülersin muhtemelen, ulan bu ne dersin. halbuki ben onu dinlediğimde karlı bir omsk sabahına uyandığımı ve apartmanın önünde bekleyen ladama koştuğumu, her karşılaştığım insana privyet deyu deyu gülücükler dağıttığımı hayal ediyorum. anlayamazsınız :(

Rusçu olacak kadar değil ama biraz gopnikseverlik var bende de, o yüzden diğer ülkelerden daha fazla dikkatimi çekmiş olabilir. Biraz anlayabilirim belki:)

hahahaha madem öyle diyorsun, sana 5 dakikada aşırı dozda gopnik yüklemesi yapacak bir canlı performans önereyim,

www.youtube.com

ben bu grubu çok seviyorum mesela, diğer şarkılarını da dinliyorum ama bizim rusça kursunda mesela millet whatsapp grubunda rusça şarkı atıyor, ben atamıyorum jsfksl bunu mu atayım şimdi :( dans eden tiplere dikkat. bu festival letonya'da düzenleniyor sanırım, bunlar gurbetçi gopnikler.


şu veya mesela,

www.youtube.com

çok gaz ve bence güzel bi şarkı, ben bayılıyorum ama dediğim gibi insanlara "bunu seviyorum" diyemiyorum açıkçası, rus bir arkadaşım bumer dinlediğimi söyleyince bayağı gülmüş ve bumer'i nereden bulduğumu sormuştu :/

Rus halk müziğini çok severim. Bunları nasıl keşfettiğimi gerçekten hatırlamıyorum. Son dönemlerde çıkan elektronik müzikleri YouTube'da Russian Hits June 2016 diye arayarak buluyordum. Bulgarca şarkıları çok sevdiğimden Kiril alfabesini okumayı ve yazmayı biliyorum. Bu sayede YouTube'da gezinirken kimi ve neyi dinlediğimi anlamam zor olmuyor. Power FM'de çıkmaz böyle şarkılar. Önceden Radyo Mydonose vardı. Şu anda var mı bilmiyorum ama orada tüm dünyadan şarkılar çalardı. Önceleri çok radyo dinlerdim, denk geldiğim oldu birçok kez. Televizyonda TMB kanalı var. Türk ülkelerinin müzikleri falan çalınıyor hep. Örneğin Kazakistanlı bazı şarkıcılar Rusça da söylüyor. Ruslar tekno müzik konusunda biraz iyi. Bir sürü ünsüz DJ'leri var. Bazıları iyi, bazıları kötü. Hiç öyle akılda kalan bir Rus klibi izlemedim. Kızlar güzel olabilir ama prodüksiyon konusunda zayıflar.

2- Dinliyor ve seviyorum. Mesela Pelageya'nın şarkılarını şiddetle tavsiye ederim. Etnik niteliği olan güzel ezgilerdir.

www.youtube.com

Çeşitli :) öneriler için çok teşekkür ederim, gittikçe seviyorum:)
@lazarus; bu tarz, elf müziği gibi geldi bana :)

Çok boş ve düz adamım ama bu özelliklerimi değiltirmek istemiyorum
Değiştirmek istediğim bir özelliğim yok

duygusuz bir insanım. bazen değiştirebilsem diye düşünürüm.

Bir işin neredeyse sonuna gelmişken bile gemileri yakabiliyorum. Karşılığını alamıyorum haliyle. Dilimi tutamıyorum.

Uzun vadeli planlarda cozurdayabiliyorum.

Sakarligimdan rahatsiz oluyorum. Elimi kolumu nereye koyacagimi bilmedigim anlar fazla oluyor soguk kanli kalamiyorum. Karsi cinsle iliskilerde cok yeteneksizim. Bir de bagiramiyorum insanlara seslenemiyorum kapi tiklatirken bile acaba cok mu sesli tiklattim diye dusunuyorum. Bunlari olumlu halleriyle degistirmek isterdim.

biraz daha gözü pek, ve plan kurmaktan korkmayan biri olsam çok iyi olurdu.

özgüvenim çok düşük. bazen şöyle oluyorum: www.youtube.com

risk almıyorum. özgüven düşüklüğünün etkisi olabilir bu ama emin değilim.

"hayır" demeyi bilmiyorum, bu sebeple sürekli istemediğim durumlarda buluyorum kendimi.
bunu değiştirebilsem eminim yararını görürdüm

dengesizlik ama değiştirmem

bazen fazla sulalem rahat ve fazla takmayabiliyorum bir seyleri bazen de elim ayagim titriyor endiseden, ayarim yok, degisebilecegimi dusunmuyorum

Her bi b.ktan anlamam ve bunu isteyerek ya da istemeyerek belli etmem.
Sonra salak saçma bir ton işle uğraşmak. Angarya işlerin paratoneri olmak.
Temel fıkrası gibi. Bizim orada iş yapanı s... Neyse öyle işte.

Gereksiz stresli ve telaşlı bir insanım. Bir de her şeyim planlidir kafamda; bir şekilde planladığım gibi gitmezse işler günü kendime zehir edebiliyorum. Bu arada şirket filan da yönetmiyorum, günlük planlardan bahsediyorum.

Günluk hayatı böyle olan bir insanın akademik hayatı da pek rahat olmuyor tabii.

Cesaretsizim ve inatçiyim.

Müzakere, pazarlık yeteneğim sıfır. Biri bana 'Şunu şöyle yapacaksın' dese, onu öyle kabul ederim. Bazen umrumda olmadan, bazen istemeye istemeye ama beceremiyorum karşı koymayı. 'O da böyle bir insan. Onun yerinde olsam ben de öyle isterdim' deyip haklı bulabiliyorum. Bir fıkra var; halk Nasreddin Hoca'dan Timur'la konuşmasını ve Timur'un ekinlerine zarar veren fillerini kendi arazilerinden çekmesini söylemesini isterler ama Nasreddin Hoca müzakereden çıktığında 'Timur on fil daha gönderiyor, o noktada anlaştık' gibi bir şey der. Benim de tam öyle; filleri çekmesini istemeye giderken on ekstra fille çıkarım oradan.Gerçi Nasreddin Hoca kasıtlı yapmıştı onu ama benimki kasıtsız öyle olur.

Bir de şarkı söyleyebilmeyi çok isterdim. Bir kere şarkı söylüyordum da, abim 'Ne güzel şiir okuyorsun' dedi. Gerçi çoğu insan 'Normal insan gibi şarkı söylüyorsun. Tamam, fazladan bir yetenek yok ama öyle şiir falan dağil' diyor. O fazladan yetenek olsun isterdim.

Bir de uçak korkum olmasın.

Feci şekilde dunning kruger sendromundan muzdaribim.

Kendi kendime yetemiyorum, keske dogustan oyle bi insan olsaymisim. Su an degistirmek icin cabaliyorum gerci.

Karamsar ve depresif biriyim ve bunu seviyorum aslinda ama boyle olmak da istemiyorum, acikcasi bunu degistirmeye calismiyorum cunku dedigim gibi hosuma gidiyor ama keske icimden iyimser olmak gelseymis yine de.

Kontrolcu ve baskici bi insan olabiliyorum bazen ve etrafimdaki insanlari biktiriyorum. Bunu da kontrol altina almaya calisiyorum oo ironi :p

Duygusuz bi insanim diyenler olmus, ben de fazla duyguluyum sanirim. Biraz daha rasyonel olmak isterdim.

Daha bir suru sey var da en onemlisi de sanirim kendimi oldugum gibi kabullenebilmek isterdim ya, sanirim zaten kendimi olmadigim bir insana cevirmeye calistigim icin mutsuz oluyorum. Ama artik ne kendim olabiliyorum ne olmak istedigim kisi

hırs ve orospu çocukluğu arasındaki ince çizgide dans ediyor oluşum.

bazen çok şereffee olabiliyorum. anında satarım hiç acımam.

çok somurtkanım. dertsiz tasasız, gayet keyfim yerindeyken bile dışarıdan dünyadan bezmiş görünüyorum. öyle diyorlar. bi de ben fark ediyorum arada mesela biriyle konuşurken ben tebessüm ettiğimi sanıyorum ama sonra yansımamı görüyorum suratım dümdüz. böyle enerjik insanlar var ya kıpır kıpır, onlar gibi olamasam da azıcık ucundan onlara benzesem ne iyi olurdu.

@yuzır
"Karamsar ve depresif biriyim ve bunu seviyorum aslinda ama boyle olmak da istemiyorum, acikcasi bunu degistirmeye calismiyorum cunku dedigim gibi hosuma gidiyor ama keske icimden iyimser olmak gelseymis yine de. "
ahahahah cevap verdikten sonra okudum +1500

çok kararsızım. her şeyin iyisini yapmaya çalışırken hiçbir şey yapamadığımı düşünüyorum.
birine kızınca, sinirlenince pek belli edemiyorum.

Karşımdaki insanın beni ilgisiz görüp üzülmemesi adına anlattığı saçma sapan şeyleri pür dikkat dinliyormuşum gibi görünmem, bu da yetmezmiş gibi hiçbir isteğim olmadığı hâlde soru sormaya çalışmam. Oysa bazı rahat insanların yaptığı gibi, dinlemediğini apaçık göstermem icap eder. Bırakayım azıcık üzülsün. Değil mi yani.

gereksiz insanlara cok deger veriyorum. gerci bu kendi kisiliklerini gizledikten sonra oluyor.

gevşeklik var ben de.
bi de inanılmaz salaklıklar yapabiliyorum.

rahatına düşkün bir sorumsuzum, zorluklarla baş etmek yerine ötelemeyi ya da kaçmayı tercih ederim. hayatım böyle geçtiği için duruma alıştım, zaten bu saatten sonra değişmez, pek de istemem galiba. değişmeye çalışmak bahsettiklerimle çelişeceği için...

çok düşünüyorum.

3-4 kisinin yazdigi birden var bende. Depresyona soktunuz allahsizlar :/

Sabit fikirlilik ve inatçılık. Savunduğum düşünceden kolay kolay vazgeçmem, uzlaşma kültürüne de uzağım.

ya say desen 50 tane sayarım da bir numaralısı ve en büyüğü karşı cins konusundaki takıntı. her şeyle iyi kötü yaşıyosun, her şeyi iyi kötü yaşıyosun da bu eziyet resmen. takıntıdan kastım kız görünce renk değiştirmek değil ha. tam aksine, ilişkiye gelme aşamasına kadar dünyanın sayılı flörtözlerindenim, babamı bile tavlarım. ama işte sonrası yok. türlü türlü sapkınlıklar, manyaklıklar, efendime söyliyim laiklikler... hatun kısmıyla anlaşamıyom. bu çok sinir bozucu bi şey. gerisiyle bi derdim yok. dediğim gibi her problemi çözebilir ya da hepsiyle yaşamayı öğrenebilirim ama bunu halledemiyorum. mesele "sevgili bulmak" falan değil. keşke o kadar basit olsa. dediğim gibi bulma kısmında zaten sorun yok da işte sonrası olmuyo. manyağım ben yakşamlar

ben olsam afyon'u tercih ederim.

istanbul'un en büyük sıkıntısı yaşamın pahalı olması. 10 bin lira kazanacaksan hangi sebeple afyon'u tercih edeceksin ki?

sanırım sağlıkçısın. özel kurumlar devlete göre nispeten daha rahattır diye düşünüyorum. ben olsam o miktarda maaş ile istanbul'da yaşarım.

@der meister; istanbulla ilgili bir kac sikintim var. trafik, huzursuzluk, pahali olmasi, haddinden fazla kozmopolitikligi, hava, su vs vs. o yuzden dusunuyorum gitmeyi.

@zgrydn ozelde o kadar yogun calisiyorum ki universitede daha rahat olurum, hem calisma vs yaparim gibi geliyor. standart bir hastane degil akademisyen olacagim.

afyon istanbula uzak değil. evcimen bir insanım diyorsanız afyon'da çalışın her kafanıza estiğinde gelin istanbul'da paranızı yiyin. en azından her akşam sabah trafik çilesi vs. uğraşmazsınız.

afyon +1

hizmet sektöründe çalışmıyorsanız kısıtlı bi çevreniz olur, farklı farklı insanlarla tanışıp anlaşma zorunluluğunuz olmaz, paranızı aslanlar gibi biriktirir ya da aklınıza estikçe egeye akdenize akarsınız.

kimsenin görmediği duygularımı paketleyip sunuyorum.
bence en büyük hediye budur.

en savunmasız yanım en büyük hediyemdir.

seni seviyorum deyip sarilmayi dusunuyorum

öpücük

Fitness saatlerinden almıştım ama hala kargo ortalarda yok, "Aman ne hediyesi bunlar kapitalizmin oyunları" muhabbetine gireceğim sanırım.

Kitap tabi ki hatun bayılıyor.

ayakkabı nine west, %50 indirimli şu sıralar ama yine de pahalı

tanıştığımız sıralar kullandığı, ancak daha sonra bulamadığımız parfümü buldum. onu aldım.

Bizimki sipariş usulü 'bana yılbaşında kaban al' dedi. Ben de bu hafta sonu aldım :)

istediğini/sevdiğini bildiğim bir şey varsa alırım, yoksa hediye falan almam kimseye.

Almayacağız biz. Artık alınacak hediye kalmadı:p

Sevgilime battaniye aldım english homedan

Evet. Bunca yıldır bir yamuğunu görmedim.

Sorunum yok.

şahsen memnunum

Çocukluğumdan beri gerçekten nefret ediyorum ismimden. Hangi isme sahip olmak isterdim bilmiyorum ama Deniz ve Nehir ilk aklıma gelen güzel isimler.

memnun değilim pek. zaten baya da bir kişiden senin ismin başka bir şey olmalıymış gibi laflar duydum böyle bir Berk olsun Kaan olsun bişeyler...

Çok memnunum. Çok orijinal bir isim-soyisim kombinasyonum var. Bunu birkaç kişiden duydum. Hatta bazen arkadaşlarım adım ve soyadımla hitap eder.

memnunum.
adım da kadir.
ad soyad kısaltılmışı. mka

iki tane adım var. ilkini zaten pek kullanmıyorum ama ikinci adımdan nefret ediyorum. bok gibi. ayrıca bir tane yakışıklı, karizmatik adam görmedim benim ismimi taşıyan.


olsaydı türk isimlerinden olsun isterdim.

not: dissesndium'un yazdığını görünce aklıma geldi. soyadıma bayılıyorum. çogzel ya.

ismimi (ikinci ismim) çok seviyorum. ilk ismim tek olsaymış iyi olurmuş ama kullandığım ismimle birleşince çok kötü duruyor.

özetle: memnunum.

iki adım var memnunum ama tek isimli olmak daha iyi

O kadar memnunum ki anlatamam. Dünyadaki en güzel ad soyad kombinasyonuna sahip olabilirim, o derece.

Yavrularıma bu kadar güzel, bu kadar uyumlu bir isim veremeyeceğim için buruk hissediyorum, o derece.

Gayet memnunum, çoğu insan da beğenir adımı.

nefffrett ediyorum ama değiştirmek istesem şu ismi koyabilirim diyeceğim bi seçenek de bulamıyorum :(

evet seviyorum.

Hayır ama allah beterinden korumus diyorum bazen

Adim Bora. Basinda bi isim daha var. 2 isim ve soyadimla cok guzel uyum icinde. O yuzden iki ismimi de ad soyad birlesimini de seviyorum

hard ülkücü bir ismim var, amcam koymuş ancak ikinci ismim biraz daha normal. arkadaş ortamında ikincisini kullansam bile aile ortamında inatla tosuncuk ülkücü ismimi kullanıyorum. yine de isim soyad kombinim gayet şekil....

çok seviyorum. başka adım olsun istemezdim.

memnunum. biraz kısa bir şey olsa daha iyi olurdu.

iki tane ismim var kullandığım ismimden çok memnunum. yaygın olmamasını çok seviyorum. tek kötü tarafı içinde çok türkçe harf olması.

Hiç memnun değilim. Ailenin 2 çocuktan bir hayli sonra kaza ile doğan çocuğuyum. İsmimi kura ile belirlemişler.
üzerinde düşünülmüş,herhangi bir isim olabilirdi.

Yok denef değil,denef olmasını isterdim :)

Hayır.

Memnunum, hatta o kadar memnunum ki adım ne olsa diye hiç düşünmedim. Ismimi seviyorum. Ama kizim olsa leyla adini koyabilirdim. Leyla adı da güzel.

cabiday +1 en güzel kadın ismi leyla olmalı^^

ben ise ismimden memnunum, çok az sayıda insanda bulunması hoşuma gidiyor.

@apocalypse benim ismim leyla'dan daha guzel ama :p

ismimi kendime yakıştıramıyorum, genelde tikky kızlarda bulunan bi isim. ekşi'de de bol bol dalga geçiyorlar. soyadımı da hiç sevmem hep dalga geçiyolardı okurken asdasdf. ama alıştım yapacak bi şey yok.

İki ismim var. 2. ismimi çok seviyorum ilk ismimden nefret ediyorum :(

adımdan da soyadımdan da gaayet memnunum.
kendime başka bir isim hiç yakıştıramıyorum doğrusu.

ad-soyad komple şekilde seviyorum, baş harfi kısaltması da güzel marka gibi olabilir. Tanıyanlar seviyor.

Ama ilk duyanlar için biraz, ne biliyim olmuyor bence. İki adım var birini söylesem daha iyi oluyor. Özellikle karşı cinsle tanışırken çok olumlu olmayabilir ilk etapta.

kısa cevap: memnnunum. hem "yakışma" hem de anlam açısından kendime süper uygun buluyorum. klasik, özelliksiz bir isim ama tam benlik bence.

uzun cevab: iki ismim var. müthiş vizyon sahibi kadın anam, "ayrı yazdıralım kimliğe, beğenmezse ilk ismini kullanır" demiş (haliyle ikinci ismin ne olduğunu tahmin edebilirsiniz lol), iyi ki öyle yapmış. ilkokul ve ortaokulda ikili kullanılırdı hep. liseden bu yana önce arkadaşlarım ve hocalarımdan başladı, daha sonra aileme de sirayet etti; yalnızca ilki kullanılıyor. son 4 yılda tanıdığım kişilerin büyük bölümü ikinci adım olduğunu bile bilmez. üşenmesem komple sildiricem zaten ama üşeniyorum.

ben ismimden ziyade soyadımı çok seviyorum. o da yine klasik sayılabilecek bir soyad ama benim çok hoşuma gidiyo. genel olarak ismime puanım 9 kankam.

İki ismim var, ikisinden de çok memnunum.

ben pek önemsemiyorum ama sevmiyorum da. 88 doğumluyum, sanırım o sene doğan kızların çoğuna bu ismin türevlerinden vermişler.
bi de genel olarak isimler çok iyi ya da çok kötü değilse ilgimi çekmiyor, öylesine kodlarmış gibi geliyor. :)

Ok

tmm qnq

aro bacım

robert mugabe'yi görünce yarıldım hahaha. gerçekten söylemiş midir acaba? söylemiş olabilir bence, tam onluk bir laf.

bununla insanlar likör falan yapıyor. öyle votka gibi kullanırsan çok kalitesiz bir kokteyl içmiş olursun. çünkü o alkol muhtemelen çok fazla distile edilmemiştir ve bu nedenle kokusu pek hoş değildir.

bunun yerine vişne likörü, limoncello falan yapımında kullanırsan o az distilasyondan gelen kötü kokuyu bastırırsın.

kayınpeder rakı yapıyor. votkada yapıyorum demişti ama nasıl olduğu konusunda fikrim yok.

valla rusya'da fakirler etil alkol var diye bildigin parfum falan iciyor. gecen banyo losyonu icip 80 kisi oldu. olmelerinin sebebi icmeleri degil ama, losyonun metil alkolle uretilmis kacak versiyonuna denk gelmis olmalari. haliyle midem kaldirir diyorsan etil alkolu tatlandirip seyreltip artik nasil yapiyosan icersin bir sey olmaz. adamlar tiras sonrasi losyonu iciyo lan.

hocam direk vişne suyu döküp içersen hep çok lezzetsiz olur hemde pahalıya gelir. normalde vişne likörü felan yaparken %20-25 alkol üstüne istediğin malseme ve şeker+su eklenip mayalanıyor. bu sayede bir şişe etil alkolden çok şişe içki elde etmiş olursun hemde tadı fena olmaz. evde votka yapımı,limoncello,vişne likörü bunları araştırabilirsin. yapımı kolaydır. bi de şuan fiyat ne kadar etil alkolun?

Envayi çeşit likör yaptım, kavun dolapta hala. Sabretmen lazım biraz sadece.

vişne likörü yaptım yeni..ateş suyu oldu ama taş gibi kaliteli :)

Arkadasim direkt alip uzerine meyve suyu katip bize kendim yaptim diye kakaliyomus.
O sekilde defalarca ictim hicbi sey olmadi.
Ayrica bence icimi markette satilan pek cok hazir urunden cok daha rahat, kokusu tadi cok daha guzel.
Ve ne kadar ictigimde ne kadar yamulursam yamulayim ertesi gun aksamdan kalma hali de yapmadi ki benim bunyem cok cok hassastir bikac duble raki iceyim ertesi gunu hasta gibi bas agrisi ve mide bulantisi icinde geciririm.
Bunu ictigimde hicbi mide sorunu yasamadim.

moda terimi büyük ihtimalle.

şöyle bir şey buldum.

In the Soviet era, Russians had more limited choice of winter clothes than nowadays. Both men and women used to commonly wear a type of драповое пальто с подкладкой из ватина и меховым воротником (woolen cloth overcoat with a cotton-padding lining and a fur collar). If a person wanted to look more fashionable, he/she wore дубленка (sheepskin coat) rather than the драповое пальто.

yünlü kumaşmış burada dediğine göre yani.

edit: iyice detaya indim iyice araştırdım evet net bilgi yünlü kumaş. ulan bi de rusça derslerinden hep kaldım hoca kötü nabam.

edit 2: yünlü kumaştan yapılmış belirli bir kesime,hatlarave özelliklere sahip palto aslında. direkt şu linkte açıklıyor. ha tabii ingilizceye çevirdim öyle okudum ama google translate'in rusça ingilizce çevirisine güvenmek lazım.

vidy-tkanej.ru

edit 3: drape kelimesi ingilizce olarak karşılığına göre düşünürsek ki yazanlara göre bu ceketler de isimlerini yakalarının belirgin şeklinden(böyle ceketin üstüne doğru serilmesinden) almışlar büyük yakalı-kıvrımlı ceket/palto da diyebiliriz belki? saçmalamışım ilk dediğimde meister deyince fark ettim gaza gelip hemen sonuca ulaştım sanmışım meğer.

%100 emin değilim, yanlış yönlendirmek istemem ama hevesli bir rusça öğrencisi olarak palve'nin söylediğini yanlışlamamakla birlikte kelimenin anlamının "yün, yünden yapılmış" olduğunu sanmıyorum. onun anlamı farklı çünkü.

türkçede drap, drape, drapo veya ona benzer bir kullanım var mı? çünkü драп rusçada bir palto çeşidi olarak geçiyor ve fransızcadaki drap'tan alınmış direkt olarak, belki türkçede de benzer bir ismi vardır. soğuk geçirmesin diye iki katman halinde yapılan ve yanlış anlamadıysam bir tarafı diğerinden daha fazla yün içeren bir mont çeşidiymiş. türkçede veya ingilizcede özel ismi var mı bilmiyorum, wiki'de sadece estonca-rusça-lehçe sayfaları var. bizim ismen bilmediğimiz bir yöntem/çeşit olması muhtemel, ingilizcesi bile yok piyasada.

velhasıl, evet bu palto yünlü ve bu anlamda palve haklı ama kelime "yünden yapılma/yün" anlamına gelmiyor. bu bir palto çeşidi ve sorduğunuz kelime, orta cins sıfatına dönüştüğü için sözlüklerde olan bir şey değil. çok yüksek ihtimalle "drap" özel bir kelime ve bu onun sıfata dönmüş hali. küçük bir gramer dersiyle açıklayacak olursam,

rusçada tüm isimler eril, dişil ve orta olmak üzere üç cinse ayrılır. hepsinin çekimi buna göre değişir. çocukluğumda ben mi sıfatı yanlış öğrendim bilmiyorum ama ruslarda ismin önüne gelen her şey sıfat oluyor. örneğin gorod şehir demek. şehir parkı dedikleri zaman, oradaki şehir sıfata dönüyor. bize ilkokulda "ismi niteleyen kelime" demişlerdi sıfat için. şehir neyi niteliyor ki burada, özelliğini mi? türkçedeki sıfat konseptinden biraz farklı benim anladığım kadarıyla ama buna şaşıran sadece ben oldum şu ana kadar, başka kimse görmedim. sıfatlar isme göre çekildiği için, şehir parkı oluyor mu sana GORODSKİY PARK. sıfat eki aldı, sıfat oldu gorod.

palto, orta cins bir kelime. orta cins kelimelerin sıfat eki genellikle -oye'dir, nadiren -yeye ile biterler. dişi kelimelerinki -aya ve nadiren -yaya, erillerinki ise -ıy, -iy ve -oy. örneklendirecek olursak,

krasivIY dom = güzel ev
krasivAYA devuşka = güzel kız
krasivOYE more = güzel deniz

görüldüğü gibi sıfat isme göre çekimlendi. o ve e ile biten isimler orta cinstedir. -a veya -ya ile bitenler dişil, kalanı erildir. yumuşatma işaretiyle biten kelimeler eril veya dişil olabilir; isim canlı biri için kullanılabilen türdense (sekreter mesela) gerçek kişinin cinsine göre çekilir, yok değilse de hangi cinste olduğunu ezberlemek gerekir. bunun da istisnaları var elbette, mesela kofe (kahve) kurala göre orta olması gerekirken eril. imya (isim) veya vremya (zaman) dişil olması gerekirken orta.

bundan kelli, asıl kelimemiz PALTO olduğu için drap kelimesi büyük ihtimalle DRAPOVOE olarak sıfatlaştı. aynı şekilde imal edilmiş iki katmanlı, astarlı, yün bir çantadan bahsediyor olsaydık DRAPOVAYA SUMKA diyecektik.

bu arada tam şu anda bir aydınlanma yaşadım ve sanırım yeni bir bilgiye ulaştım: драп kelimesinin direkt anlamı, "kalın ve x kumaş" olarak verilmiş. x dediğim plotnoye ve çok fazla anlamı var, hangisi daha uygun olur bilemedim. sanırım en doğrusu "sık" olacaktır. kalın ve sık kumaş. rusçada "drap" dedikleri şey bu. drapovoye palto da büyük ihtimalle "drap palto" demek sadece.

eyyorlamam bu kadar.

EDİT: palve ne saçmalaması yahu estağfurullah. atağı başlattın, pası verdin, benden tekrar alıp yazdın golü. aynen dediğin şey işte eğer daha başka bi mesele yoksa. bu giyim işinden hiç anlamam, bi şey alacaksam mağazaya girip tipini beğendiğim ve ucuz bulduğum bi şey seçip çıkıyorum, tek olayım o. o yüzden içinden çıkamadım bi türlü nedir bu diye. dediğin çok mantıklı. bildiğin drape coat = drapovoye palto işte.

drape bizdeki tekstil literatüründe katlamalı anlamında kullanılıyor.
kalıp çıkarmada manken üzerine tercihen amerikan gibi ucuz bi kumaşı koyarsın, katlayıp keserek kalıbı çıkarırsın, mülaj veya drapaj denir.
tr.pinterest.com
veya kumaşı kıvırarak / büzerek model oluşturursun. drapeli model deriz.
www.semiyebottan.com

tekstilde kumaşlar dokunma tekniğine ve içeriğine göre adlandırılıyorlar. pazen, viskon, basma, kaşe, şantuk, krep... mesela yün krep, ipek krep var. malzeme farklı teknik aynı.

verdiğiniz linkte birbuçuk veya iki tabakalı yün dokuma denmiş.
bizde bu tür dokunan kumaşlara çift katlı dokuma deniyor. double face diyenler de var. atkı ve çözgüler ikişer veya biri tek biri çift oluyor filan.
bazı özel ad alanları var mesela benim bildiğim blackout perdelik var.

cevaplarınızdan benim çıkardığım sonuca göre; drapovoe çok katlı özel bi dokuma biçimiyle üretilen çoğunluğu yün bir kumaş çeşidi.

Drapp kumaştan yapılan demek. Drap Türkçe neye denk geliyor bilmiyorum, kalın yün kumaş oluyor. Şu palto ve kışlık ceketlerin yapıldığı kumaş işte.

O kadar parayla bankayla pazarlik yapabilirsin. %13 faiz icin anlassan bankayla devlet vergisini de dussen senelik getirisi 550.000 lira civarinda olur. Aylik yaklasik 45000 falan.

Ek olarak: tabii 5 milyon lirayi turk lirasi olarak tutmak bu ortamda buyuk cesaret ister. Bir de yatirdigin banka batarsa / el konulursa sadece 100.000 lirasini kurtarabilirsin devlet guvencesiyle. O yuzden bankada cash o kadar para tutmak risklidir.

neden turkiye ?
brezilya, arjantin gibi faizleri cok yuksek ve politik olarak daha guvenilir ulkeleri dusunebilirsin.

"Banka batarsa / el konulursa"

Şimdi beyler Allah korusun o günleri göstermesin böyle bir durum olduğu takdirde paranın pulun bir önemi kalmaz. Asıl riskli olan şey bankada o kadar para tutmanın mantıksız olduğunu düşünmek. Lütfen iki tane iktisat dersi alıp (belki onuda almadan dünyanın en güvenilir kaynağı (!) olan ekşisözlükten okuyarak) gelip buralarda insanları yanlış yollara sürüklemeyiniz.

tekila, allah allah cok abes bir sey demedim ki? Bank Asya'ya daha bir kac ay once el konuldu. X veya Y sebeple farketmez, devletin boyle bir gucu var ve biri buna karar verebilir. Sen benim bankama olmaz dersin, ama ben o riskin oldugunu yakin tarihten ornek vererek gosteririm. Icinde parasi olanlarin 100k uzeri parasi yandi. Dunya disi bir olaydan bahsetmiyorum yani, Turkiye'de (ve hatta Dunya'da; gecen sene yunanistan'da ondan once rusya'da olanlari hatirlayiniz, veya su saniyede italya'da olanlari) dun olan ve yarin da olabilecek bir seyden bahsediyorum.

Devlet boyle bir guvenceyi boyle bir ihtimal var diye veriyor zaten, boyle bir sey olmasi ihtimali teoride ve pratikte varken kim oluyorsun da insanlari yanlis bilgilendirmeyin diyorsun?

Bu ulkede bu durum daha once de oldu bu arada ve emin ol ertesinde paranin onemi oldu, hatta oncesinden daha cok oldu, ortadan kalkmadi.

Ve herkes sizinle ayni gorusu de paylasmiyor: Ulke ve bankalari batsa, benim icin paranin pulun onemi yine olur. Dunya Turkiye'den ibaret degil. Hadi Dunya Turkiye'den ibaret olsun, buyuk bir buhranda karnini neyle doyuracaksin? Kisin nasil isinacaksin? Yine paraya ihtiyacin var. Ulke seneler de alsa duze cikar ama senin birikimine ne olur?

Amcam yaklaşık 12Milyon Tl gibi bir tutarı 20 senedir bankada tutuyor belki Ziraat'ten başka bankaya yatırmaz. Sorduğumda da zaten Ziraat batarsa bu ülke batar demişti o saatten sonra parayı napayım dedi ve bir sigara yaktı. :D

@matematik koyu,

arjantin ve brezilya mı politik olarak daha güvenilir? HUE HUE HUE

@der meister

kesinlikle... en azindan her gun bombalar patlayip teror eylemleri olmuyor, yabanci yatirimcilar ulkeden birer birer kacmiyor. zaten yuksek faizin olabilmesi icin politik olarak cok stabil bir ortam olmamasi ve guclu bir sanayi olmamasi lazim yoksa adam faizleri yuksek tutmaz.

ulkede 5 tane teror orgutu var, darbesi, krizi, savasi, bombasi, canli bombasi, teror eylemleri eksik olmuyor, sinir otesi operasyona cikmis bir ordu var falan filan.

kisacasi arjantin veya brezilyanin turkiye'den daha guvenli bir politik ortami oldugunu dusunuyorum.

eksisozluk.com

ulan varya mis gibi bir göçmen sorunumuz da oldu.

soruna gelince, biz buradaki suriyeliler için savaşmıyoruz ki
biz sınır güvenliğimiz için savaşıyoruz. yani resmiyette bu böyle.

göçmen problemine gelince, şimdi değil de bunda bir iki yıl sonra çıkacak gibi. oysa ırak savaşında bu kadar olmamıştı. garip.

adamların ülkesinin içine eden biziz. bu adamlar durduk yere hadi Türkiye'ye gidek demedi.

osmanlı ve Arap penisi hayranı aklar tarafından, o tek haneli iqlarina bakmadan bir hayale daldirtildik. sonra elimize aldık. elde kazanım olarak yüzde 1 birim bile bir şey yok, tamamen kayiptayiz, üstüne ülkemizin demografik yapısının içine edildi.

şimdi ben Suriyeli mülteci olsam, sen sictin sen temizle derim. üstelik adamların keyfi burada yerinde, ekmek elden su gölden.

keşke hepsini postalasak ama imkansız artık.

Erler Suriyeye gönderilmiyor bildiğim kadarıyla. Şu an orada bulunan kuvvet ordunun profesyonel kesiminden.

Niye savaşmıyor diyorsun, ona da cevabım kime karşı savaşacak? Ortada bir iç savaş var, savaşacağı her taraf kendi ülkesinden adamı. Ki ayrıca kimin tarafında savaşacağını seçme şansı da yok öyle, Köyü kimin kontrolünde ise ona katılcak ya da ölcek.

e suriyelilerin vatandas olmamalarini isteyenlerin bunu sormaya hakki yok ki. vatandas olmayinca askere de alinmiyorlar zaten. dogru bazilarinin vatan millet pek umrunda degil ama savasanlari da görmen gerek. bunu erdoganin yanlis politikasi diye özet gecmeyip, ülke güvenligi acisindan genis cercevede görmek lazim. böyle dünyanin kritik noktasinda bulunan bir ülkenin duygusallık icerisinde dişi bir siyaset izleyip hiç bir şeye karışmaması düşünülemez..

askere emre itaatsizlik ve disiplinsizlikten ceza verilebilir. ve askeri cezalar hızlı işleyip, yaptirimlari agirdir. seferberlik ya da savas halinde bu ayni suçun cezasi katlanir. askerlik meslagi özellik itibariyle bunu gerektirir.

ülkesinden savaş nedeniyle kaçmış bir mülteciyi savaşmaya nasıl zorlayacaksınız hukuksal olarak? hadi kendini dünyadan da, uluslararası hukuktan da iyice izole ettin ve bunu yaptın diyelim. on binlerce silahlı adamın orada senin emirlerine uyacağı ne malum?

adamların ülkesinde abd ve araplarla birlik olup iç savaş çıkardığımız yetmedi, yerlerinden yurtlarından ettiğimiz yetmedi bir de kaçtıkları savaşa mı sokacağız?

bak olayi en basit sekilde ozetlemeye calisiyorum simdi;

komsunun evinde yangin cikiyor, adam sizin eve siginiyor. senin baban da komsunun evindeki yangini sondurmen icin seni gonderiyor. Derken dumandi atesti falan filan senin canin yaniyor, gelip evi yanan adama kiziyorsun. senin evin yanarken ben sondurmeye gittim canim yandi diye.

iyi de kardesim, seni yangini sondur diye gonderen baban. evi yanan adam napsin zaten kacip gelmis, senin evine siginmis. yanlis kisiye odaklaniyorsun.

not : yanginin cikma nedenine ise hic deginmiyorum bile.

matematik koyu +1

bir de türkiye'de iç savaş çıksa, taraflar da erdoğan - pkk - ışid olsa, kimin için savaşacaksın? ben bunu düşünüyorum hep.

@matematik koyu'nun analojisini yeniden düşünürsek aslında:

komşunun evinde yangın çıkıyor, adam sizin eve sığınıyor. senin baban da komşunun evindeki yangın sizin eve de sıçrar diye söndürmen için seni gönderiyor (ki sıçrayacağı da gün gibi açık). derken, dumandı, ateşti falan filan senin canın yanıyor. gelip hem evi yanan adama kızıyorsun "senin evin yanarken ben söndürmeye gittim, canım yandı" diye, hem de babana kızıyorsun "e, yangın sıçramayacaktı belki de!!!11! ne işim var yan kapıda?!!!" diye.

konudan alakasız olacak ama "şayet" kelimesinin anlamı "eğer"dir. senin son cümlede kullanman gereken "zira" idi. bunu bana 12 yaşımdayken falan ayar vererek öğretmişlerdi, o yüzden hiç unutmadım. ben de hep yapmak istemiştim. kısmet bugüneymiş.

şayet = eğer
zira = çünkü
lakin = ama

hayır bilmiyorsanız niye kullanıyorsunuz ki, daha sık kullanılan alternatifi yok sanki :/

@ m e b

iste tam bu noktada yanginin neden ciktigini sorgulamak lazim. hic o konuya girip siyaset tartismak istemiyorum ama haritayi acip bakarsan goreceksin ki tek komsu biz degiliz.

sence neden bir diger komsu israil'in burnu bile kanamiyor ? keza suudi arabistan, urdun ve iran da gayet isid belasina komsu ulkeler. sence neden yangin oraya sicramiyor da sadece bize sicriyor?

kendini avutmaktan otesi degil yok bize de sicrardi falan filan gibi laflar. sinirlarina yeteri kadar ozen gosterip, sinir guvenligini iyi saglarsan hicbir sey sicramaz.

10 sn sinir ihlali yapan ucagi dusurene kadar, once kendi vatanimizin, milletimizin guvenligini saglayabilseydik bu gunleri yasamazdik zaten.

@matematik koyu: tek sorun sadece ışid mi? dikkate alınan bir diğer şey de pkk.
pkk koridorunun da varlığı ayrıca bir tehdit.


ayrıca, sınırlarımız içinde de güvende tutulmamız konusunda da katılıyorum. çok daha sıkı güvenlik önlemleri alınabilirdi.

onu bunu bilmem
diğer araplar kendi ırkdaşlarını alıyor mu?
hayır almıyor.

biz onlara sığınsak bizi baş tacı ederler miydi?
hayır götümüzü keserlerdi.
.

hem başkasına sığınıp orada patır patır üremek nedir ?

eleman başak burcu mu acaba.

git konuş anaç davran ama ürkütme banal olma sen de onun gibi sakin ol onu açacam diye yırtık davranma kültürüne güveniyosan öyle etkilemeye çalış ama hadi gak sergiye gidah deme. entelektüel bi muhabbet kur yalnızken işte çok zor olmamalı.

bayılıyorum şu "yurtdışı kültüründe büyümüş, türk insanı kafa yapısında olmayan" tarzı abuk sabuk tamlamalara. gören de türkiye'de hiç düzgün, normal insan yok zannedecek. o beğenmeyip üçüncü dünya ülkesi dediğiniz yerde bile milyonlarca sağlıklı, aklı başında, düzgün insan var. bok var avrupa'da, oradan gelen her şey muhteşem zaten. vazgeçin şu kompleksten.

bundan ayrı olarak, madem öyle efendili ve kültürlü bir çocuk, niye ters tepki vermesinden korkuyorsun? öyle birisi niye ters tepki versin veya senin "ters tepki"den anladığın ne? en fazla hoşlanmıyordur, "kusura bakma ben aynı şekilde hissetmiyorum" deyip yoluna devam eder.

çekingen insanlara gerizekalı muamelesi de yapmaya gerek yok ayrıca, herhangi bir erkekten daha farklı tepki vermez sırf çekingen diye. ürküp ne yapacak yani işi bırakıp erzak stoklayarak sığınağa mı kapatacak kendisini? kendi kafanızda saçmasapan şeyler kurup milleti yaftalıyorsunuz.

sonuçta bu hali ile hoşlandın. öyle gereksiz korkulara grek yok, alkonuş

O elemana hiç bulaşmayın. Gitsin kendi kafasına göre birini bulsun. Milletin olmadık ayarlariyla oynayip, onlari da manyak etmeyin.

belirsizliğin içinde debelenip durmuşsunuz. neyi kontrol etmeye çalışıyorsunuz ki bu kadar? olacak şey her halukarda olur merak etmeyin. bu kadar her köşesini düşünürseniz çok daha büyük kırılmalar yaşanması elzemdir.

efendi vs iyi okey de çekingen erkek ı ıh. en sevmediğim şey. öyle adım atınca ürkecek insanla işin ne?

Oha nasıl anladınız bu kadarcık yazıdan, başak burcuymuş gerçekten de!!! @avianthem @acediac

@qazedcsrfvtyhngujmkol ah bi salin kalabilsem, her şey yoluna girer zaten de, heyecanlanınca şapşalca konuşabiliyorum maalesef.

@acediac evet "friend zone" da bulunmak, şuan en mantıklı adım galiba.

@gazozailacatmauzmani çok zor hoşlanan, beğenen bi insan olduğun için panikledim galiba.

@evimin paspasi ayarlarıyla oynamak istemem çünkü bu ayarlı halini beğendim en nihayetinde :)

@matrix kontrolcülük mü desem, sonunda üzülmekten çok korkup adın atamamak mı desem...

@elorelia yani benim tahminim ürkmesi, ama belki ürkmez, hatta belki baya uçan kuşa bile yazan çapkın biridir :( efendi gözüken p.ç tarzı :)

Genelde seninle ilgilenmeyen biriyle denersen antipatik olmak dışında bir şey kazanamazsın.

Diyelim sadece yabancılarla ilgilendiği için farları kapalı dolaşıyordur bu yüzden de çekingen zannetmiş olabilirsin. Gördüklerin yanılsamadan ibarettir tavır mavır yalayıp yutma bunları.

İlla kaşınıyorsan araya başkasını koy. Gitsin bu kız belasını arıyor bana erkek bul dedi seni yazayım mı desin. Başka türlü rahatsız etme adamı zaten büyük ihtimalle tipi değisindir dolayısıyla en fazla geçici uyduruk ilişkisi olursun. Tipi olan birini bulduğu anda gider tabi sana o kadar dayanabilirse.

@neotunc Konuyla alakalı bikaç satır okuyup hoşlanmadığını, tipi olmadığımı nerden çıkardın sakin ol asdşdl

madem "avrupa kafasında" sen neden ilk adımı atmaktan çekiniyorsun?

@proletarier aller lander çok haklısın bu soruda. bugüne kadar ilk adımı atan taraf ben olmadım hiç, biraz ne yapacağını bilememekten oldu sanırım bu kafa karışıklığı veya aşırı özenli düşünme.
Gerçi ofisteki "dışardan bakan gözler" durumun baya karşılıklı olduğunu iddia etti bugün ama :)

Yahu ne ters tepki verecek? Herkesin ortasında "nihahaha sen benden hoşlandın, ben seni reddediyorum beter ol" mu diyecek?

Şu an sıfır noktasındasın. Adım at, en azından sıfırın ötesine geçme ihtimali olur. "Keşke bir deneseydim" diye daha sonra hayıflanmaktan iyidir. Merhaba de, havadan sudan konuş elinin altında interneti, mobili 1000 tane kanal var yüzyüze çekiniyorsan..


www.maniacworld.com

her ne kadar avrupa kafasında düzgün biri de olsa ben de düzgün efendi bir erkek olarak cevap vereyim. ben olsam hoşlansam bile karşıdan çok net bir sinyal veya açılma görmedikçe ofis ortamındaki iş arkadaşıma yürümezdim çünkü burası türkiye karşı tarafı rahatsız etmek istemezdim hoşlanmıyor olma ihtimali yüzde 1 bile olsa. kim bilir nelerle karşılaşıyordur bir kadın olarak birden ben rahatsız etmeyeyimm derdim.

sonunu düşünen kahraman olamaz :)

"yurtdışı kültüründe büyümüş, türk insanı kafa yapısında olmayan"
yani gizli sapık bence. mazoşist sadist çıkacak ardından. sessiz sakinse bi de.

Eh işte.

Evdeydim.
Yeni bi tatlı denedim güzel olmadı.
Ona üzülmüşken tv'yi açtım ve Rus büyükelçisinin öldüğünü gördüm ve üzüldüm, kaygılandım yine.
Kötü bir gün daha yani.

orta şeker.

5'te çok güzel bir haberle uyandım. geceden sabaha kadar çalışmıştım, bir de maç izlemiştim. yattım uyudum, akşam uyanınca da işte çok güzeldi falan ama sonra büyükelçi vuruldu. ülke için yeterince kötü bir olay ama rusça okuyom ben, benim için daha sıkıntı verici. internet yavaşlatıldığı için maçımı da izleyemiyom şu an. genel olarak hiçbir şey yapmadığım halde dış etmenler yüzünden fazlasıyla hareketli bir gün oldu şu ana dek, umarım gece atom bombası falan patlamaz.

"İşe yaradım" hissi olan iyi sayılır bir gündü, suikastı duyunca gene sosyal medyaya yapıştım o tedirgin modda sayfaları yenileyip duruyorum. Uykulu başladı, yoğun ve iyi devam etti, tedirgin olarak bitiyor.

Askerdeki sevgilim bugun aramadi daha. Buyukelci vuruldugu icin de sikinti oldu tabi. Bi shameless izleyelim dedik onda da internet yavas. Yani kotu bir gun :/

evimin iki adım ötesinde büyük elçi vuruldu. sokaktan ordu geçti. yaşadığım ülkenin gidişatı yüzünden pek de iyi bir gün geçirmiyorum.

İstanbul dan teftişe geldiler. 12 saat oturduğum yerden hesap verdim. İğrenç bir gündü.

@cabiday ne iş yapıyorsunuz :)

@trafik canavari avukatım maalesef :)

Denk geldigine "burada aradigin nedir?" Diye soruyor musun?

Avrupada herkes herkese soruyor mesela. Ona gore insanlar birbirine yol veriyor ya da devam ediyor.

Imkansiz degil kesinlikle.

herkes insan.
aracı olarak hangi app'i/programı/siteyi kullandığın önemli değil.
iki insan arasında yaşanabilecek her şey, her platform aracılığıyla yaşanabilir.

edit:
meister'a katılıyorum.
yani mümkün, ama beklenmedik bir durum olur.
özellikle orada aramak saçma tabii.

Var da burada bulman zor.

Neden tinder'da arıyorsun ki? Düzgün adamı başka mecrada ara bence. Daha az .msalağın olduğu bir mecrada.

ben varım. :) ama çok nadir eşleşme oluyor pek kimseyle görüşmedim.

İngiltere'de kullanmıştım, valla hiç hemen buluşup sevişmedik orada da. Çok uzun muhabbet ettiğim de oldu falan.

Bir kız cinsiyetinden arkadaşım orada Tinder'dan sevgili buldu. Halen beraberler, kız orada yaşıyor. Türkiye'de de bir arkadaşım (erkek) yine tinderdan tanıştığı kişiyle sevgili. Oluyor yani.

tuftuf arayan insanları düzgün olmamakla itham edemeyiz, her koyun kendi bacağıyla sevişir. öte yandan tinder'da karşı cins kovalayan birinin tuftuftan başka amacı olduğunu sanmıyorum. düşünmüyorum. bana manasız geliyor. ben kimseyle eşleşemeyince sildim mesela. eşleşseydim sevişirdim. sevişmiyorsam ne işim var tinder'da.

Rodriguez2'ya kefilim bu arada. Gayet efendi adamdır. :D Zirvede birilerine salça olmaya çalışmayan iki üç adamdan biriydi. Geldi, birasını içti, muhabbetini yaptı gitti. Helal olsun sana kıymeti bilinmeyen efendi adam.

Bir arkadaşım Tinder'dan tanıştığı biriyle bir senedir çıkıyor. Bayağı ciddiler, bu yaza evlenirler muhtemelen.
Çok iyi, efendi arkadaşlarımın tinder kullandığını biliyorum. Bence şansa bağlı biraz.
Yurtdışında da Türkiye'de de ONS isteyen adamlar açıkça söylüyor zaten. Siz ilişki yaşamak istiyorum, önce karşımdaki insanı tanımak istiyorum diye düşünüyorsanız bir tanıma evresi olur elbette. Heryerde tanıştığın adamla/kadınla önce bir muhabbet ediyorsun zaten. Tinder'dan birileriyle tanışmış olmanın kötü bir tarafı yok. Buluşur tanışırsınız en olmadı arkadaş olarak kalırsınız.

var- idi ben vardım artık yokum. bu işler şans işi kullanan herkes denyo diye birşey yok.

Ben 2-3 kızla buluştum, hepsi de çok tatlı erkeklerle de karşılaştıklarını söylediler. Ben de buluştuklarımla sevişmedim yani direkt. Sen iyi seçemiyor olabilirsin, ya da profil fotoğraflarınla alakalı olabilir bilmiyorum. Tinder baya enteresan bi mecra

Tinderda herkesi begenince sizi begenenlerle eslestirmiyor mu? Boyle bi algoritma var mi?

"Düzgün" imajı yapıp hatun düşürmeye kasacak peygamber sabırlı Meriç bolca bulursun. Yanlış uygulamayı kullanıyorsun amacın buysa.

bir arkadasim tinderdan yaptigi sevgilisiyle 1 yili askin beraber. evlilige yuruyor.

www.unilad.co.uk

yok.olmayacak.romantik hayaller kurup sinirlerinizi daha çok bozmayın.

okumuyorum

sözlük okumuyorum artık. çok para kazanıyorlarmış. duyuruda da uzun yazanları okumam. kısa yazın birader.

okuyorum.

Kimin yazdığına göre değişiyor.

konunun ilgimi çekmesine bağlı. seninkini bile tamamen okumadım mesela. ilgimi çekerse 10 sayfa olsa da okurum

Eger basi sonu belli olmayan tek bir uzun paragraftan bahsediyorsan, kimin yazdigina / konusuna gore degisir ama laf ederim baya o ayri.
Eger genel olarak duzgun, paragrafli falan uzun bir yazidan bahsediyorsan bir sey diyemeyecegim, bu kafa ile baya cahil kalinir. Zaten boyle boyle sozluk (bkz.) Ile doldu.

lol, artık insanların fikirlerini nasıl aktaracağını da biz belirliyoruz galiba. okumayın kardeşim beğenmiyorsanız. tutorial vereceklermiş ahaha.

ilgimi çekerse okurum.

ilk bi kaç cümleye bakıp, eğer beni çekiyorsa okuyorum yoksa aman salla yaa diyip geçiyorum

sınavlarda daha sıkıntılı durum. sonra dönerimlere bırakıyorum dönmüyorum :(

Sayfalar dolusu "yaşanmış" seks hikayesi okuyorum sadece. Duyuru ve sözlükten bıktım. Formatı değiştirsinler bence; 500 karakter sınırlaması gelsin.

ben genelde okuyorum. ne bulsam okuyorum. aldığım bisküvinin üzerindeki en ufak ayrıntıyı bile okurum. can sıkıntısından wikipedia'dan random makale okurum. okurum yani. okudum diye pişman olmadım şimdiye kadar hiç.

Yurtla bitmiyor ki masrafin,okumuyorsan cik don geriye,kal ailenin yaninda,bosa masraf ettirme insanlara.

bu kadar az bilgiyle hata olup olmadığı konusunda bir şey söylenmez. yaşın genç, hala "kaybedebilecek" zamanın var. kendine sorman gereken şey şu: bunu yaparken, senin için rahat mı? ben de 23'ümde tekrar sınava gireceğim. üniversiteyi 22 yaşında bitirmiş olmayı ister miydim? evet. şu an mutlu muyum peki? yine evet. çünkü geç de olsa ta en başta almış olmam gereken kararı aldığımı düşünüyorum. ben bu tip sorular sorduğumda beni hep "27 yaşında okumaya başladım", "29'umda bitirdim" gibi cevaplarla motive etmişlerdi :) bu da benden sana gelsin: sen 18 yaşında gireceksin, ben 23'ümde. gençsin. yapman gereken şey doğru kararı verip o yönde adımlar atmak, benim gibi 5 sene bölüm bölüm dolaşmamak. nereyi ve neden istediğine dair net fikirlerin varsa, gideceğin bölümde efendi efendi okuyup mezun olmak istiyorsan, problem yok.

ailenle ilişkin nasıldır bilmiyorum ama ben olsam bu durumu aileme söyler ve duptıs'ın dediği gibi yurt parasını ödeyerek de olsa eve dönerdim. üniversite dediğin şey en az 4 sene. yalanını sürekli güncellemek zorunda kalacaksın sınıf ve ders konusunda. uğraşılacak dert değil, söyle. ha "söylersem hayatım kayar", ne bileyim "babam sopayla döver ve para vermez" diyorsan o kısmını bilemem. bizimkiler zaten para falan göndermediği (daha doğrusu elime geçen paranın %20-30'unu gönderdiği) için ben "BÖLÜMÜ BIRAKTIM, YAKŞAMLAR" deyip kapatıyom.

ben yaptım. tam da sene ortasında. çantayı doldurdum ve geldim bir daha gitmedim. ben gitmeyeceğim onlar gideceksin diyip durdular. kalmam benim için bir anlam ifade etmiyordu tamamen farklı bir bölüm okuyacaktım çünkü. kalmam boş yere masraftı. gittim bir cafede çalışıp para kazandım o parayla da sınava hazırlandım. sonunda tekrar kazandım ve okudum.

daha 18mişsin. 1 dönemden bir şey olmaz. istemediğin bir bölümde okuyorsan sınava girmek daha mantıklı. sevdiğin bölümde ama sevmediğin şehirdeysen devam etmelisin. üniversite sen anlamadan çok çabuk bitiyor
1. sınıfta olduğunu varsayıyorum. ilk dönemde tüm derslerde kalmak toparlanabilinecek bir durum.
illa sınava gireceğim dersen sınava çalışırken derslere de iyi kötü devam edebilirsin. sınav kötü geçerse b planın olur, ruh sağlığın bozulmaz. kolay olur zaten bu dönemler.
ailene de yatay geçiş yapamadım dersin bunda bi sorun yok. herkes 1. sınıfta yatay geçiş ister, çok az kişi başarır.

www.ebuyshop.com.ua

Rusya için yandexstore.

rozetka.com.ua

geçerli bir sebebin yoksa, yani elin ayağın tutuyorsa, sağlığında bir problem yoksa ağır şekilde dalgaya alınırsın.

Yasak olduğunu sanmıyorum, sonuçta bilmem kim ABD'ye gitsin tarzı kampanyalara başlık açılıyor. Lakin ben hayatta para vermem böyle bir şey için, borcu yaparken bize mi sordun derim.

geçerli sebebim zamanımın dar olması ve bir işte çalışmıyor olmam 2-3 ay iş aramama rağmen bulamam. şu anda bulsam bile en az 1 ay sonra maaş alacağımdan ayın 25 inden sonra mahvolacağım. yaparken bize mi sordun denilebilir ama yaptım bir hata işte. sonuçta olayım yalan da değil yardım etmek isteyen eder istemeyen etmez. kanıtlarda sunarım.

Sanal dilencilik resmen bu.

kusura bakma ama devilred +1

her borcu olan sözlükten yardım isteseydi binlerce yardım başlığı açılırdı.

edit: hayır, şimdi sözlükten baktım bir de borcu bahis yüzünden yapmışsın.

sakın başlık açayım deme düşündüğünden daha ağır sonuçları olur.

iste yav sözlükte duyar kasmaya bayılan, gösteriş budalası gerizekalı çok. sırf kendi acıklı hikayelerini anlatıp iki şuku almak için istemeye istemeye de olsa para verirler. üzerinde biraz kafa patlatan birisi ekşi'deki mal sürüsünü çok güzel sağabilir aslında ama ben üşeniyom onunla uğraşmaya.

edit: sen de keriz skmeye gelmişsin zaten belli ki, eeee eşek olana semer vuran çok olur, vur joker vur

The Game
The Fall

Ne hissetmek istediğini belirtmediğin için farklı tarzlar söyledim.

Incendies.

The cell
Madam butterfly (film olan,jeremy irons'in oynadigi)

"reis"

the elephant man

leviathan <3

Fantastik canavarlar

the fall demeye gelmiştim
o zaman bi de pleasantvilee'i ekliyim.

papillon
ters yüz
itirazım var

İçinde Yaşadığım Deri

tr.wikipedia.org

Hesaplama yaptığım oluyor. Bir kere soru çözmüştüm.

ilginç, hiç görmedim.

Bu konu reddit'te gündeme gelmişti, çoğu kişi hakkaten ya tepkisi vermiş. Şahsen ben yazılım ile ilgili karşılaştığım problemleri görüyorum bazen. Bir kaç kere de internet, sosyal medya ile ilgili bir şeyler rüyama girdi.

rüyamda lol oynadığımı görmüştüm, 12-14 saat oynamıştım sanırım o gün.

rüyamda kod yazdığım oluyor. yatmadan önce projeyle uğraştıysam özellikle. bir de bi oyuna taktıysam onu oynadığımı da görüyorum.

daha geçen gece rüyamda BAZI ROSPU ÇOCUKLARINA KAPAK OLMUŞTUR temalı terminatör oç entry'si döşerken uçağı kaçırdım, çok fantastik bi rüyaydı. onun haricinde ben de hiç görmedim ama galiba.

Kafayı yemişsin

ben de aynen bu şekilde tek bir kez ama dillere destan bir rüya görmüştüm. yaşadığım duygu yoğunluğunu, çaresizliği ve korkuyu anlatamam. adamlara maymun, barbar derken kendimi bizim apartmanın çatısında roket atarken bulmuştum. ben yine şanslıydım, kaç kişi gözümün önünde öldü. biz işte küçük bir grup kaçtık da savaşmaya başladık bunlarla. hani her detayını hatırlasam filmi çekilir ve iddia ediyorum bütün ödülleri toplar, öyle vurucu ve korkunçtu. o gece sadece o rüyayı görerek 5 kilo falan vermişimdir sanırım.

bu konularda hassas biriysen ara sıra bunların rüyana girmesi anormal değil. bence asıl anormal olan, günümüz insanının tehlikeye ne kadar yakın olduğunu fark etmeden, hiçbir şey yokmuş gibi yaşaması. türk ordusu bu yamyamlarla karşı karşıya geliyor. yarın askere gitme zamanım geldiğinde kafamın bu ruh hastaları tarafından kesilmeyeceğinin garantisi yok. seni beni geç, bunlar avrupa'nın en güvenli yerinde bile bir eylem planlayıp milleti kıtır kıtır doğrayabiliyor. orlando'da, paris'te ne oldu? eğlenmeye diye çıkan insanlar ya kurşun yağmuruna tutuldu ya işkenceye maruz kalıp öldürüldü. o coğrafyada olan şey, türkiye'de mi olmayacak? bugünün türkiyesinde?

saplantı boyutuna getirmediğin sürece çekinmekte ve korkmakta bir gariplik yok o açıdan. rüyalarını kontrol edemezsin. arada görülür öyle, çok şeyapma.

Psikolojide sempati denen durumun etkisi olabilir bu. Bizim empati diye bildiğimiz, şu kendini her anlamda özdeşleştirme davranışının psikolojideki adı sempatiymiş.

Yani sen bu haberleri duydukça kendini o zulümlere maruz kalan insanlarla özdeşleştiriyorsun ve onların yaşadıklarını içinde hissediyorsun. Bunu bilinçsizce yapıyor da olabilirsin, bilinçaltın kendini temizlemek için bu duyguları sana rüya halinde gösterip bilinç seviyesine çıkarıyor ve kendinden uzaklaştırmış oluyor. Çünkü sen bu konuya kafa yormaya başlıyorsun, çözüm arayışına giriyorsun.

Fakat bana göre asıl sorun, senin bu haberlerden bu kadar etkilenmen değil, halkların bu tür haberler karşısındaki hissizleşmişliği. Bence sen gayet sağlıklısın, bu haberlerle ilgili hissettiklerini birine veya kendine birkaç kez sesli sesli anlatırsan muhtemelen rüyalardan da kurtulursun. Hissizleşirsin çünkü. Bunca manipulasyonlara ve empozelere rağmen hissizleşmemiş olmana sevindim...

çok etkileniyoruz ama ben tüm ülkedeki belalara rağmen bunları rüyamda görmüyorum reelde çekiyorum :P biraz kaygı bozukluğum var mesela. streste var.

siyaseti savaşı hayatından çıkarmaya çalış. başarması zor olur ama insan kendi psikolojisini düzeltebilir sanıyorum. psikolojiyle biraz ilgiliysen mesela. açıp okuyorsun aha bu yüzden işte diyorsun ve farkında olmak sana biraz güç veriyor. çünkü beynimiz anlamlandıramadığımız şeyleri sevmiyor. anlamak istiyor. psikoloji bilmek ruh sağlığımız için yararlı bişey bence. ayrıca insan ilişkilerinde de şart bir şey. insanı güçlü kılıyor. bundan güzel bişey var mı? :D okullarda okutulmalı..

yapamazsan yardım alman gayet mantıklı olur. bende bi ara gideceğim hatta.

Direkt pasaport damgalaniyor.
Rezervasyon sorabilirler. Hazirlayin derim. Kac gun kalacaksin vb sorular oluyor.

Rusyaya zaten (hala) vize alinmasi gerekiyor tekrardan diye biliyorum, bir sorun yaratacagini sanmiyorum.

ukrayna biraz "adama bakarım adam mı diye, pasaporta bakarım pasaport mu diye ;))" yapıyor. sorgulanan hatta ülkeye alınmayan da var, hiçbir soruyla muhatap olmadan girip çıkan da. sorgulansan bile çok yüksek ihtimalle alırlar ama, öyle atla deve değil, "hmm rezervasyonun yok, e hadi sktir git o zaman :))" demezler. girememek için bayağı uğraşman lazım.

ben turist olarak gittiğimde "ne olur ne olmaz" diye her şeyimi hazır etmiştim ama inan hiçbir şey sormadılar. tek bir soru bile. damga basıldı ve "lan sorun çıkmasa bari" derken iç hatlarda buldum kendimi, kimse nereye gidiyon demedi. kaldı ki ilk yurtdışı çıkışımdı ve 21 yaşında esmer erkeğim, gözlerimle terör saldırısı yapıyom resmen.

öğrenci vizesiyle direkt olarak lviv'e gittiğimde ise havalimanında alıkoydular yaklaşık bi saat. küçük bi odaya aldılar. ışık var ama, filmlerdeki işkenceli sorgu odası gibi değil sjfjsk. "lan bavulu alayım bari, her şey onun içinde alıp götürmesinler" diyorum, bırakmıyolar. okulu aradılar, bakanlığı aradılar, benim okulun ve bölümün adını söylememi istediler (evet), polis çıktı asker girdi bi ton soru da o sordu vs. bissürü tatava. ingilizceleri iyiydi allahtan, bi ara ben çok gerildim, "ukyaynaya giyemicek miyim :((" diye sordum, karı ters ters bakıp "maybe" demesin mi? neyse ki tomar tomar kağıtla gitmiştim, isteyebilecekleri tüm belgeler elimdeydi. kadın ısrarla okul davetiyesinin orijinalini istemişti mesela. onu konsolosluğa verdim, bu fotokopisi diyorum. nuh diyor peygamber demiyor. en sonunda ne oldu artık bilmiyorum, bıraktılar. daha pasaport kontrolünden geçmemişim, damgamı vurdurtçam. gittim. kadın vizemi inceleyip yine askere ya da polise ne haltsa "huooov buna bi bahın hele" demesin mi? 10 dakika falan da onun mevzuyu idrak etmesi için bekledik, diğerleriyle konuştu, tipime baktı şöyle bi.

işin komiği, tüm bu olanlardan sonra bavulu alıp havalimanından çıkacağım zaman, gayet bariz olan çıkış kapısını gösterip "buyrun, burdan" minvalinde bi şey söylemeleriydi. madem bu kadar kibarsınız neden uğraştırdınız o kadar amk.

ukrayna girişi rusya açısından sorun çıkarmaz. ukrayna kömürünü, gazını bile hala rusya'dan alıyor, bakma savaşta olduklarına. ha kırım'a rus vizesiyle girersen ukrayna bir daha asla ülkeye almaz ama rusya için problem yok, donbass'taki bölgelere girmeye kalkmadığın sürece rusya pasaportunda ukrayna damgası var diye sorun yapmaz.

Bu sene içinde ikisine de gittim. Önce Kurban Bayramı'nda Amsterdam'a Ukrayna Havayolu'yla Kiev üzerinden gittiğimde, uçaklar arası 8 saatlik arayı Kiev'de gezerek değerlendirmiştik. Girişte tek soru bile olmadı. Sonrasında ise, geçen hafta Rusya'ya gittim. Vize alırken Ukrayna damgaları bulunması beni de kıllandırmıştı ama vize alımında problem çıkmadı. Rusya'ya girişte ise bir süre bekletilip ek bir sorguya tabi tutuldum. Bu da dönüş biletin var mı, otel rezervasyonun var mı şeklinde sorulardan ibaretti. Akabinde ülkeye giriş yapabildim. Ukrayna damgasının bahsi dahi geçmedi.

Bulunduğum şehirde yoğun programlı bir dil kursuna giderdim.

Yat gitsin abi bir daha 5 ay yatacak bir ara yok.

edit: yatarken de snooker izler uykum gelince yine uyurum. plan tutmuş geliştireyim.

Para ve huzur varsa sokakta yatar kalkardım. İtlik peşinde koşar, baharda qızlara laf atıp kaçardım.

ahuauha yahudi +1. belki çok tırt birisi olduğumdandır bilmiyorum ama insanlardaki bu "gelişmeliyim" merakını hiç anlamıyorum şahsen. sürekli bi hırs, sürekli bi ısrar... ben bi şeyde uzmanlaşmayı ya da iyi olmayı istiyosam 5 aylık boş zaman değil de her gün ona ayırabileceğim 3 saatim olabilsin isterdim mesela. "o ayrı bu ayrı it, 5 ayımız boş diye hiçbi şey yapmayak mı" diyen olacaktır, dediğim gibi herkesin kendi bileceği iş, ben kendi adıma anlamsız buluyorum. ben 5 ay boş vaktim olsa sabah akşam buz hokeyi izlerdim. kitap okumak istiyorum mesela ona çok vakit bulamıyorum, daha çok kitap okurdum ama kendimi geliştircem diye değil. kitap okumayı seviyorum, istiyorum. o yüzden sadece. genel olarak sevdiğim şeyler için daha fazla zaman ayırırdım yani, herhangi bi şey için özellikle gaza gelip efor sarf etmezdim.

Ne uyurum var ya...

Buz hokeyi + 1
Süperspor

Sabah kalkarim 11 de spora giderim bos olur yuzerim bilmem ne sonra cikarim arkadaslarla takilirim dizi film izlerim mis valla

Kitap, çizim, film ve bol yürüyüş.

almanca'ya yoğunlaşır, kitaplara gömülür ve dans/cam sanatları gibi aktivitelere katılırım. nasıl mutlu olurum, nasıl...

zamansızlıktan izleyemediğim ne kadar dizi film varsa internetin anasını ağlatırdım.

Spor, dil kursu ve olabildiğince eğlence

gunde maksimum 12 saat uyursun. kalaninda illa ki bi seyler yapmak istersin.

para varsa kurslara falan git. yoksa kendi bi hobinin uzerine egil. bi dil ogren mesela. hedefler koyarak yap bunlari.

öküz gibi yatardım, o kadar yorgunum ki.

spor, spor, spor, sağlıklı beslenme, değişik tarifler deneme, dil öğrenme. bunlar zaten çok zaman alıyor.

Herhangi bir bilgisayar programinda uzmanlasirdim.

Mesela photoshop, protools, dreamweaver, adobe premiere gibi gibi.

En olmadi office programlarinda kendimi gelistirirdim.

Bir de ingilizce alt yazili dizi ve film izlerdim dilimi gelistirmek icin.

yabancı dilimi geliştirir, kalan vakitlerde de uyurdum.

en başta şunu söyleyeyim, kiev'i henüz görmedim, ocak ortasında gideceğim. hatta gidiş sebebim de tam olarak kiev'de yaşayan arkadaşlarımın, benim lviv'i çok sevmem üzerine "lviv ne lan, amk köylüsü, gel de şehir gör xD xD" deyip davet etmiş olmaları. kendim görmediğim için kiev şöyledir böyledir diyemiyorum ama lviv'e defalarca gitmiş (hatta lvivli sayılır) ve kiev'de yaşayan ukrayna vatandaşı tanıdığım kiev'in kesinlikle çok daha başka ve güzel bir şehir olduğunu söylüyor.

düşündüğün zaman aslında gitmeden bile bu sonuca ulaşabilirsin diye düşünüyorum, en azından bana böylesi daha makul geliyor. lviv çok güzel ama netice itibariyle küçük bir şehir. merkezi küçük sayılır. merkezinde 3-4 gün mükemmel geçiyor ama sonrasında ben şahsen özel olarak yapacak bir şey bulamadım. çok tatlı bi şehir, genel olarak inanılmaz sempatik bi havası var ama turistik anlamda bi süre sonra sıkıyor. kiev dediğin yer çok daha eski ve tarihi bi yer. başkent en başta. ha astana da başkent mesela ama yapay bi başkent, ne tarihi var ne bi şeyi. kiev öyle değil. mimarisi falan daha "slav" diyeyim. lviv'de her yere taksiyle, olmadı minibüsle falan gidebiliyosun. tramvaydan öte toplu taşıması yok adamların. kiev hayvan gibi şehir, bir haftada bitiremen gezmeyi.

dediğim gibi kendi gözlerimle görmediğim için karşılaştırma yapmayı doğru bulmuyorum ama duyduğum, netten gördüğüm kadarıyla kiev ile lviv karşılaştırılmaz bile. lviv çok güzel şehir tamam ona itirazım yok ama kiev'in başka olması lazım. evet.

İki şehri de gördüm. Bana göre Lviv küçük olmakla beraber gezip görecek yeri, mekanı fazla sayıda olan, eski Polonya şehri olmasının getirdiği nimetlerle çok güzel ve kompakt bir şehir. Schengen bölgesine çok iyi bir alternatif olarak görüyorum hatta oradaki birçok popüler şehirden bence daha güzel.

Kiev'i o bölgede yaşayan arkadaşla gezdim, açıkçası çok fazla yapacak birşey yok. Geniş düzgün caddeler, meydanlar, tarihi yapılar, geniş bir eski şehir bölgesi falan bekliyordum ama hayal kırıklığı oldu benim için. Yok diyemem ama çok sınırlı, demek ki beklentim çok yüksekmiş. Belgrad'da bulunduysan o ayarda diyebilirim. 2-3 günlük bir gezi bence yeter.

Lviv daha düz bir bölgeye kurulu, şehircilik daha düzgün, yürümeye ve bisiklete daha müsait. Kiev'in hem eski şehir bölgesi, hem de şehrin meydan bölgesinden birçok yere yokuş çıkıyorsunuz. (Golden Gate tarafı ve ters bölümde kalan parklardan bahsediyorum)

Ben Lviv'i daha çok beğendim ama Kiev'in de kendine göre güzellikleri var tabi.

kiev

Vpnsiz baglaniyorum ben imgur'a hala, google dns kullaniyorum ve rahat rahat giriyorum imgura.

imgur için vpn'e de gerek yok. bende sadece google dns var. imgur açılıyor.

edit: belki isp'den isp'ye değişiyordur google dns'in çalışıp çalışmama olayı o zaman. uydunet kullanıyorum ben.

alla alla, denemedigim dns kalmadı benim. imgur'a giriyorum gerçi ancak resimler açılmıyor. nasıl oluyor ki bu bende google dns açmazken sizde açıyor?

zenmate hep açık. premium da değil. aç-kapa filan yapmıyorum. çok nadir durumlarda kapatıyorum. gerekli olduğunda açmak yerine gerekli olduğunda kapatmak daha zahmetsiz. nedir o gerikli olan anda zenmatei kapatma durumu, bazen sahibinden com ya da bazı bankaların siteleri sıkıntı çıkarıyor kapatmak gerekiyor. onun dışında zenmate var dert yok

Bilgisayar için opera browser kullanabilirsin kendi icinde gomulu bedava ve cok hos bi vpn var, performansi falan baya iyi

Telefon icinde opera vpn kullanabilirsin

İnternet sağlayıcısına göre değişiyor o durum, Uydunet'te tamamen engelli.

hah müthiş bir konuya parmak basmışsın. ben de imgur linki veren kişileri her gördüğümde "hay imgur linki ekleyen ellerini..." diye içimden sağlam bi' sövüyorum. yani o kadar site varken neden engelli imgur? neden?

ben dns ayarlarını değiştirmedim çünkü şu ana kadar ne zaman değiştirsem etkili bir sonuç alamadım. ya geçerliliğini yitirdi ya da bir şekilde elimde patladı. vpn kullanıyorum, hem de 3-4 tane ekli bende ama aç kapa aç kapa onlarla uğraşmak istemiyorum. sözlük'te falan imgur linki verenleri direkt eksiliyorum. imgur linki verenlere senin aracılığınla buradan tekrar sövmek istiyorum.

DNS diye bir icat var. Yandex tavsiye.

valla ben onu bunu bilmem, bir sürü farklı dns denedim pc üzerinden hiçbiri ile resimlere ulaşamıyorum d-smart. devilred'in söylediği sebepten ötürü sanırım.

edit: gerçi uyduten kullanan iki kişiden biri bende açılmıyor derken diğeri açılıyor demiş. çok karışık olaylar.

dns +1. ben ayarı ne zaman yaptığımı bile hatırlamıyorum. pornular mesela vpn'siz açılmıyo ama imgur açılıyo.

120 gb ssd iyi olurdu.

şuanlık bi ebook okuyucu işimi görürdü

Güzel bir sırt çantası ya da camel rengi kaban. Bu ikisinden doğru düzgün bulamadım bir türlü.

espresso makinesi. sut kopurteninden. tesekkurler.

rahatından bir koltuk.

bot ya da harici hard disk.

yarın doğum günüm olduğu için şöyle derinlemesine bir düşündüm. Hediye değil de sevdiğim eş dost akraba arkadaş vs biri arayıp "akşama yer ayırttırdım eğlenmeye gidiyoruz" dese mutlu olurdum.

direkt 250 lirayı isterdim ben, hani "genç adamsın ne seçeceğimi bilemedim, al sen takıl kendi kafana göre" diyorlardı ya ergenlikte, o hesap. o olmazsa eğer, khl ve nhl play-off'ları için latvijas.tv ve nhl.tv play-off paketi isterdim uzun vadeli. hayır yarın alınacak ve verilecek diyosan şunu isterdim, mmmm damn gopnik feels,

shop.hawk.ru

3 gunluk saglik raporu

o haftanın haftasonunda merak ettiğim bi şehre gidiş-dönüş uçak bileti. otel de ayarlanırsa fevkaladenin fevkinde olurdu.

bilmem, pek dikkat etmedim şu ana kadar. Annem mesela ilahi adalet her zaman yerini bulur, hep gördüm bunu der ama benim şüphelerim var, ya da göremedim bilemiyorum, ama kimsenin yanına kar kalsın istemiyorum yaptığı kötülük

düşünmüyorum. bu tür düşünceler ciddi bir acziyet göstergesidir. bunlara kapılmak bomboş insanın işi, bommmmmmboş.

evet. çok net hem de. ahımı almış bir iki insan oldu bugüne kadar, hep de çok kısa zamanda acınası durumlara düştüler. yalan yok sevinmedim de değil. hak edene üzülesi gelmiyor insanın.

evet. 2 kere isyerinde uyuz oldugum tiplerin cikmasini istiyordum. 2side isten ayrilmisti.

ciddi manada cevaplıyorum;
beduam, ahım tutuyor. hem de hiç bir zaman aksamadan.
şöyle bir örnek vereyim:
zamanında fetöcu bir okulda okuyordum.
tabi ozamanlar hükümetle, fetö hareketi can ciğer, kuzu sarması.
bana çok haksızlık yapmışlardı.
çok beddua ettim.
geçenlerde, memleketime gittiğimde, o zamanında okuğudum lisenin fetö davasından kapatıldığını ve bana çok haksızlık yapan müdür bozuntusu ve 3 hocanın fetöden içeri alındığını öğrendim.
bunun gibi örnekler var hayatımda.
bu özelliğimi farkettiğimden beri, öyle vara yoğa beddua etmiyorum.

kimseye bu şekilde ah ettiğimi hatırlamıyorum.

hayır.
akıldışı bu işler

Pek öyle detaylı beddua etmedim ama beni gerçekten haksız yere üzüp kalbimi kıran insanları hayatımdan çıkarıp Allah'a havale ettikten sonra, hayatlarının b*ka sardığını görmüşlüğüm var.

üğpoıuy çok iyi :D

hayır inanmam öyle şeylere

Böyle şeylere inanmıyorum. Algıda seçicilik.

Ah alan birinin başına kötü bir şey gelse onu kendimize yontuyoruz. Savunma mekanizması gibi bir şey.

Evet tutuyor kesin

herkesin insan olması büyük bir bedduaya uğramış olduğumuzun göstergesi, allah topumuzun belasını vermiş zaten. oh olmuş diyemeyeceğim.

kesinlikle hayır

hala sağlam, hala mutlu, hala sağlıklı.

amk ben böyle işin.

her gün düzenli beddua ediyorum, ölse sevinicem ama adam terfi bile almış, s.kerim böyle işi..

hayır. karmaymış ilahi adaletmiş bilmem ne inanmıyorum bunlara. tamamen bakış açısıyla ilgili olduğunu düşünüyorum.

hayır, görmedim duymadım.

yalnız ölecem kesin

motosiklet kazasında

88 yaşında, ya böbrek ya da akciğer yetmezliği. Tahminen GATA ya da Gazi Tıp. Başımda da güzeller güzeli kızım olur herhalde. (Tahmin tabii, Göktengri bilir;)

bu gidişle patlamada ölücem heralde.sürekli patlama oluyor avmye havaalanına falan gitmeye korkar olduk.

Ben yüksek ihtimal kalpten giderim. At fava bekle.

yatağımda huzur içinde ölme ihtimalim git gide azalıyor. yalnız olacağımsa değişecek gibi görünmüyor.

Kanser

kalp krizinden 40-45 gibi gideceğimi düşünüyorum. çocukluğumdan beri kalbimde bir sıkıntı var. 2-3 ayda bir falan aniden biri sıkıyormuş gibi oluyor, iki saniyeliğine hık deyip kalıyorum. kardiyolojiye defalarca gittim. türlü türlü test yaptılar. hepsi temiz çıkıyor, hiçbir şey yok. yani koştum, nabzım 200'e vurdu falan her türlü test yaptılar yok, temiz diyor doktorlar. genel olarak çok sağlıksız besleniyorum. 40-45, bilemedin 50 gibi tak diye kalpten giderim herhalde. ölürsem kalkıp doktorları dövmeyin ama arkamdan jsfks.

onun dışında "hesaplaşma"da gafama gurşun yiyebilirim diye düşünüyorum. tembel ama parayı çok seven biriyim maalesef. "yanlış" kararlar vermeye, yanlış yollara sapmaya çok müsaitim. gerçek kesit'teki gibi, AUUUV BÜYÜK OLUCAM derken helva cinayetine kurban gidebilirim gibi hissediyorum. böyle lüzumsuz bir maceraya atlayıp ta ta ta delik deşik olacakmışım gibime geliyo. bakalım.

Kalp krizi birinci ihtimal, ikincisi bir kaza (araba kazası, düşmek vs.)

Basımda abim olur.

Bu yazdıklarım bilinçli olarak, ihtimaller dahilinde yazıldı.

herhangi bir teror saldirisinda veya ic savasta.

Hastalıktan öleceğim.

Yalnız öleceğim

Ve ölüm döşeğimde hayatımda yaptığım hataları, hayatıma girmiş, 5 kuruş yerine 5 milyon değer verdiğim berbat insanları düşünüp tanrıya neden diyecegim. ve eminim hala daha birilerine lanet okuyacağım.

Kuvvetle muhtemel hastanede ölürüm. Kalp krizi veya ona benzer bir atak geçirip hastaneye kaldırılırım ve oradan allahaısmarladık. :)

Spor yaparken, yalnız ölürüm muhtemelen. Dağ başında falan. Hayvanatın karnı doyar.

Ya kanser ya kalp krizi ya da intihar. Her ihtimalde yalnız.

6-7 ay

kursa ne kadar zaman ayırabilirisn
A1.1.
A1.2.
A2.1
A2.2.
toplam 4 kur ediyor istersen her gün olan ayda bir kur atayan kusa da gidebilrsin istersen.
2 aylık haftasonu kurlarınıda o zama 8 ay sürer

Universite hazırlık kursunda eylülden hazirana kadar gittim ve b2 seviyesi sınavına girmiştik. B2 degildik ama b1 sayılırdık. Haftada 5 gündü bi de. 8 ay falan ediyo işte

sıfırdan C1 sonuna 5.5 ayda? ahahajhshfjksla ne konuştuğunuz hakkında fikriniz var mı acaba ya? C1 sonunun ne demek olduğu hakkında ya da?

yani almancayı 5-6 ayda c1 seviyesinde konuşabilmek ekstrem bir durum sayılabilir. sınavlarda geçer not alınabilir de konuşmak ayrı bir konu, c1 de günlük hayatta epey akıcı konuşmak anlamına geliyor sanki. yani 6 ayda almancayı akıcı bi şekilde konuşmak hakikaten zor iş. der meister onu söylemeye çalışmış sanırım. özellikle türkiye'de bunu yapmak imkansıza yakın kanımca. ama sadece test içinse, tabii ki her şey mümkün. benim de teoride almancam gayet iyidir mesela, ama günlük hayatta c1 seviyesinde konuşamıyorum, her ne kadar bir almanca kitabı zorlanarak da olsa okumama karşın. dilin aktif ve pasif kullanımı söz konusu yani. yalnız, bir de akıcı biçimde almanca konuşabiliyorsan taktik ver gözünü seveyim, zira önemli bir başarıdır bu, sıradan bir şey değil.

bu tavra da bayılıyorum, "demek ki neymiş"ler falan. ne oldu, açıklayınca otomatik olarak "haa tamam o zaman" mı diyecektim? yoğun olarak kursa gidip C1 sertifikası almak ayrı şey, C1 seviyesinde almanca bilmek ayrı şey. bunun en üst seviyesi zaten C2. 6 ayda nasıl C1 seviyesinde dil biliyorsun?

sertifika almış olabilirsin, şu an onca seneden sonra C1 seviyesine varmışsındır zaten ona lafım yok da dünya üzerinde üstün zekalı falan olmadığı sürece kimse 5.5 ayda c1 seviyesinde tanımlanmış düzeyde yabancı dil konuşamaz. çoğu ülkede/kurumda B2 seviyesinde zaten oranın vatandaşına denk tutuluyorsun. 6 ayda C1 saçmalıktan başka bir şey değil.

dediğim gibi, kursta sınavı geçip sertifikasını almışsındır ama konuştuğun dil C1 seviyesine karşılık düşen dil olmaz. 6 ayda belgemi aldım, bir 6 ay sonra cidden müthiş konuşuyordum desen neyse de 6 ayda C1 seviyesine gelmek? saçmalıktan başka bir şey değil. alman kendi dilini doğru konuşana kadar kaç yıl öğreniyor, sen mi 6 ayda ana dilin seviyesinde öğreneceksin?

derdim senin dil biliyor olman değil, insanları yanlış yönlendirmen. ben de dil öğreniyor ve öğretiyorum, o yüzden hiç hikaye anlatma. kaldı ki burada sıfırdan başlayan birinin b1'e ne kadar zamanda ulaşabileceği sorulmuş. herkes viyana'da haftada 500 saat ders almıyor takdir edersin ki.

yerleştiği, yaşadığı ülkenin dilini 1 sene sonunda düzgün konuşamayanların ya çok ilgisiz ya da aptal olduğunu düşünürüm ama 6 ayda C1 seviyesinde almanca öğrenecek bir tane adam yoktur şu dünyada. dediğim gibi çok istisnai durumlar olur, temeli vardır ya da üstün zekalıdır falan bir şekilde yürür.

hadi sen 6 ayda C1 öğrendin ve o seviyede dil konuşabiliyorsun diyelim, bunu "herhangi biri" yapamaz. yine yanlış yönlendiriyorsun. böyle yazınca 6 ayda dil öğrenilebileceğini düşünüyor millet. öyle bir şey yok.

eğer ülkesinde olursan ve kızsan ve biraz girişken olursan , aşağıda çok konuşan arkadaş gibi sen de öğrenebilrsin yoğun kurs ile kısa bir sürede. ayrıca b2 yapan adamın, akademik bir hedefi yoksa c1 neyine, öğreneceğin pek bir şey kalmıyor.

ben den der meister sana gelsin bu ted konuşması-
www.youtube.com
6 ayda bir yabancı dil ögrenebilinir ki adam bir de -ülkesindeymiş. öğrenilebilinir neden olmasın. direk adama saldırmışsın c1 belgesi alırsın diye. almanca sınavlarının nasıl olduğuna dair bir fikrin yok herhalde o kadar kolay alınmıyor onlar. konuşma kısmı da var. bu kadar kompleksli olmak yerine kafanı az açsan. belki olmaz diye kendini kısıtladığın şeylerin olduğunu da görürsün.

ohoh almanca başlığında der meister çıldırtmaca:D

"ahahajhshfjksla ne konuştuğunuz hakkında fikriniz var mı acaba ya?" bu tavra zaten ne deseniz benim oyum size beyler.

yani bu pozitif bilim değil ki aq yok şu kadar ayda şu seviyeye gelirsin, bu kadar ayda bu seviyeye gelemezsinli konuşabil. madem dilin içindesin, bu işin ne kadar özveri ve kişiye bağlı bir durum olduğunu biliyosun. ama çok biliyosun ya, uzmansın ya, e bi de huyda ekşicilik var.. bok atmadan duramadı bünye anlaşılan..

ha bana ne oluyor 2 senede anca b2'ye gelmiş onu da unutmuş bir hıyar olarak? bilmişlik, uzmanlık taslayan birini görünce dayanamıyorum, salça olmayı kendime vazife addediyorum.

Aychovsky

ayço +1, kesinlikle ayço.

sanal hayvan
shi aila
microfiction

ben de ayçoyu arardım

konuya göre değişir o iş. 1960 avrupa şampiyonasında sovyetler birliği'nin kalecisi kimdi diye sorsa ayço yarım saat makale anlatır adsfasdf süre biter

kadinlar baskin.

futbol sorarlarsa cuvallariz.

madonna madonna madonna kim bu adam abi?

@lonelyman: madonna derken? aychovsky mi?

Der mesiteri arardım soruyu bilemeyince de zuhaha diyerek güler idim.

Valla yukarda yazılanlara bakmamıştm, mobilden giriyorum, soruyu görünce açıym da AYCHOVSKY yazıyım dedim.
Baktım herkes yazmış :)

Soru güzel soru, tebrik ederim.

Eksik olduğum konuları belirleyip ona göre düşünürdüm ama ilk sıraya godoşu beklerken'i yazardım muhtemelen, soruyu bilmese bile akıl yürütme yoluyla doğruya ulaşma durumunu da göz önünde bulundurarak.

Google a hakim bi arkadaşı arardım.

Teknikservis nikli biri vardı o yapar gibi mesela

şu ana kadar tanıştığım herkes ilk olarak sen niye milyonere katılmıyosun lan diye soruyor, ikinci olarak da bak kesin başvuruyorum ben ilerde bir telefon jokerim olarak seni yazıyorum ok? diye ekliyor, annemin benle bir hafta konuşmamışlığı var sırf başvurmadım diye.. neyse katılmam ama katılacak olsam der meister'ı yazarım ya böyle değişik bi şeyler düşünüp doğru yaptırtır gibi

Kimse dememiş ama aychovsky tabii.

Çünkü diğerleri bilse de kindar oldukları için doğruyu söylemezler muhtemelen. :)
Sevmeyenim çok.

aychovsky demeye gelmiş idim.

Sağ olun, var olun da; makale yazmayı geçtim, heyecandan cevap veremeyebilirim. Bir arkadaşım vermişti adımı ama o gün karnıma ağrılar girdi. Arayacaklar da bilemeyeceğim ya da daha fenası 'Anaaaam, anamanamanamanam, ayayayayayyayayyy' diye saçmalarken süre dolacağından çok korktum. Sonuçta arkadaş yarışamamış, birkaç yarışma boyunca oturmuş sanırım. Bir de cekilmis gayfe'nin dediği gibi '1960 Avrupa Şampiyonasında Sovyetler Birliği'nin kalecisi' gibi sorularda etkisiz eleman görevi görürüm, 30 saniye dolana kadar ben ancak Google açarım; seyirciye sormak daha anlamlı. Yine de elimden geleni yapmaya çalışırım. Bilirsem de kırışırız, bilemezsem aradaki farkı ihtiyaç kredisi çeker öderim artık, n'apayım.

Ben de biraz uzmanlık alanına göre aramaya çalışırdım. Rusya, Ukrayna'lı bir şey olsa der meister'ı aramak isterdim mesela, edebiyatlı bir şey olursa papillon7, arabanın şasisi ile ilgili bir şey olursa bir3iki7 (yanlış da olabilir, karmaşıktı) ama gitmeden önce soruları bilmiyoruz; o yüzden çok riskli durum. Yukarıdan kopya çekeyim, sanal hayvan ile godoşu beklerken'i yazardım kenara.

@godoşu beklerken: yok ya, merak etmiştim sadece :)
ayrıca yarışmadan önce zaten üç kişinin numarasını veriyorsun. sonra sorunun durumuna göre o üç kişiden birini seçiyorsun.

Compadrito.

bilgisayar kullanmaya hakim ve kültürü yerinde birisi olurdu delineron, celeron 300a olurdu sanırım ilk tercihlerim, edebiyat ve genel kültür bakımından eşim duyond u yazardım.

film ve müzik alanındaki bilgileri ile de kesinlikle rare yi yazardım.

Basond'ın cevabını çok beğendim, buradakilere onun gibi hakim değilim ama Angelus'u bir yazardım şişkolarla ilgili bir soru gelirse diye:) ya da spor falan.

@e haliyle Futbol sorarlarsa çuvallarız demiş ama der meister var bugüne bugün futbol için de:)

dünyanın en büyük mafya babası simyon mogilevich ve boyu 168.

en.m.wikipedia.org

benim bildigim alfa erkegi boydan degil de davranis bicimlerinden kendini belli eder.

Atatürk'ün boyu 1.74

al pacino 1,68 diyor ve kaçıyorum.

Hitler var alfanın önde gideni.

olum alfalık böyle bi şey değil ya :/

İşlevi diyor ve çekiliyorum.
Ayrica o boylar kısa değil.

alfa olmasa da beta ya da en kötü gama olur. en felaketli senaryo delta erkeği olur kurtarmaz mı?
alfalığın boyla posla alakası yok canısı. 2 metre olup omega erkeği de olabilirsin pekala.

olabilir. normal boy ile kısa boyu karıştırıyoruz.

Olamaz.

alfa erkek durumu statüsel/psikolojik bir durum. boyla ilgisi pek yok aslında.

kısa boylu erkekler genelde daha baskın oluyor benim gördüğüm. bunun sebebini, bilimsel açıklamasını bilmiyorum. joe dalton sendromu diye üfüreyim

yapılmayacak iş değil ama kolay da değil, cidden inanılmaz disiplinli olmak gerek. ayda 3.5 kilodan biraz fazlasını vermen lazım. haftada 1 kilo verilir mi? başta, programına sadık kaldığın sürece çok rahat verirsin ama belli bir yerden sonra kilo verme hızın da düşer. yani 225 kilodan 200'e düşmek için harcaman gereken eforla 85'ten 75'e düşmek için harcaman gereken aynı değil. fark ettiysen ikincisinde aralığı 25 değil 10 kilo olarak tuttum.

ha ama 25 değilse 20 verirsin yani. doğru beslenme ve egzersizle 7 ayın sonunda istediğin sonucu alırsın, eğer boks maçı için belli bir kiloya ulaşmaya falan çalışmıyorsan. 7 ayda çoook şey yapılır vücutla.

Kaç kilo olduğunuzu ne kadar zamanda aldığınızı bilmeden bir şey söylemek doğru olmayabilir ama net bilgi şu: haftada 1 kilo kalıcı ve sağlıklı verilen kilodur.
Spor yapın, düzgün beslenin, yağdan uzak durun, 7 ay çok uzun bi zaman harika şeyler olur bozmadan devam ederseniz ;)

biraz intermittent fasting, biraz yemek miktarını azaltma ve seçerek yemek, akşam yemeğini tamamen kesip akşamüstü 6 gibi yulaf ezmesi+yoğurt+meyve+kırılmış fındık veya ceviz(çok az miktarlarda)+tarçın, proteini birazcık arttırmak (çok az yiyordum öncesinde et falan, arttırınca aslında normal et yiyen birinin durumuna ulaştım bence), egzersizi maalesef bu saat uygulaması yüzünden yapamıyorum zifiri karanlıkta ama gün içinde hareketimi birazda olsa arttırdım (otobüsten bir durak önce iniyorum, hemen ofisin ordan otobüse binmiyorum vapura yürüyorum gibi), tatlı ve abur cubur alışkanlığımı kontrol altında tutmak (başta zorlanıyordum ama son 3 haftadır canımda çekmiyor ve ciddi bir iştah azalması mevcut), yatmadan önce kefir içerek 2,5 ayda hiç zorlanmadan 8 kilo verdim. ama yöntemi tam oturtmak biraz zamanımı aldı, malzemeleri almak, dışarıda olacaksam ona göre yanımda yulaf ezmeli yoğurdumu taşımak falan gibi. bir şekilde evde egzersize başlamam lazım, araştırıyorum doğru yöntemi bulmak için.

çok rahat verilir. 25 kg vermeniz gerekiyorsa fazla kilolu birisiniz demek. bu da ilk 10- 15 kiloyu baya hızlı vereceksiniz zaten demek. gerisi de düzen disiplin ve irade.

açıkçası kafam ne zaman rahatsa o zaman, belli bir zaman yok yani. stresliysem, "ne yapacağım ben?" diye kara düşüncelerdeysem, kafam rahat değilse okuduğumdan bir şey anlamıyorum.

Okumuyorum. Bana göre çağ değişti. Kitap okumak bir zevk haline geldi. Mesele okumak ise fark ettiysen şu an bile okuyorsun. Okuma sorunu pek yok.

Ha buradan edindiğin bilgi ne kadar doğru diye sorgulama meselesi var o apayrı bir konu. Bilinçli bir insansan onu da ayırt edebiliyorsun.

Alttaki arkadaşa: Prim yaptığım falan yok. Alanım ile alakalı milyon tane şeyi okumak zorundayım; ancak roman okumak gibi eylemler bu çağ için bir zevktir. Buna da bir söz etmedim. Aksine sen okumayana laf atarak kitap okumak üzerinden prim yapıyorsun. Bilgine...

yatmadan önce okuyorum genelde ama pek verimli olduğunu söyleyemem, gafa galdırmıyo onca saatten sonra.

Genelde akşam 8-10 veya 9-11 şeklinde 2 saatlik bloklarla okuyorum izleyeceğim maç vb. olmadıkça. Haftasonu evdeysem gün içinde yine 2 saat civarında okuyorum. Genelde akşamüstü gibi oluyor o da.

Bir de tren yolculuklarında, o da ayda yaklaşık 8 saate denk geliyor.

Hafta ici yorgun degilsem yatmadan once 1-2 saat okurum. Yorgunken okudugumu anlamiyorum. Hafta sonu daha cok vakit oluyor, aslinda isteyince vakit yaratiliyor bir sekilde. Ayda 2 kitap bitirmeye calisiyorum bu sekilde.

kendim zaman yaratmaya çalışıyorum. bilgisayarı kapatıp okumaya çabalıyorum. sen de her gün kısa da olsa düzenli olarak bunu yapmayı deneyebilirsin. yolda okumayı da küçümseme. o kadar vakit boşuna geçmemiş olur; şahane bir çözüm.

@fragile lady
yolda okumayı küçümsemiyorum. bence iyi bir şey zaten. sadece onu normal ve kolay bulduğum için o hariç diye sordum.

bilgisayar/tv/telefon karşısında kitap okunmuyor. okuduğum kitabı hep yanımda taşıyorum, evde elimden düşürmüyorum bitiyor bir şekilde.

Artık kimse kitap okumuyor. Okuyanların da çoğu ''okuyormuş taklidi'' yapıyor.Evet, genelleme yaptım olley

7" tablette aldiko kurulu, işe giderken mutlaka götürüyorum, sağa sola giderken yanımda gezdiriyorum. bir şeyler beklerken 5-10 sayfa okuyorum. evde de kindle var, lavaboya bile götürürüm onu. bi gün satayım dersem ve buralardan alıcı çıkarsa en özel anlarımda benimle birlikte olduğunu düşünerek fiyat versin. kıps.

her gün en az 100 sayfa okuyorum. işyerinde molalarda ve öğlen yemeğinde, akşam servisle eve giderken ve yatmadan önce. aklıma estiği zaman okuyorum.

İşte fırsat buldukça, onun dışında da her gün akşam yemeğinden sonra.

Millet 20:00-23:30 arası Elçin Sangü dizisi, Muhteşem Süleyman dizisi izlerken okuyorum.

var tabii, hafif sessizlik oluyor

Hayır havası yok.

2008-20011 civarları havalıydı.

eskiden vardı, artık yok bence. ben 16-17 yaşlarındayken google'da nasıl ekşi yazarı olunur diye yazılar okurdum, forumlarda konuşulurdu, herkes çok özenirdi. şimdi öyle bir şey olduğunu sanmıyorum.

ben mecbur kalmadıkça ekşi'de yazdığımı söylemiyorum bile. havası yok, aksine "ekşici" deyince aklımda direkt gerizekalı biri canlanıyor. tamamen alışkanlık, bağımlılık falan işte. akıllı insanın vakit geçireceği bir yer değil artık.

2002 yılında yazar olmuştum ilk. çeşitli aralıklarla 4 kere hesabımı silip farklı kullanıcı adlarıyla yine döndüm. benim için bir havası yok. çünkü pek yazmıyorum zaten. şu an trollerin eğlence mekanına dönmüş durumda sözlük

doğru düzgün yazmaszan, saçmalarsan, trollüğü abartırsan uçurulduğun, yani barınmanın çok da kolay olmadığı dönemlerde havalıydı belki. uzun zamandır değil. bana göre 2010-2011 civarı bitti bu dönem.

yok yazarlıkla övünecek kadar düşmüşse zaten kafa yok demektir.

bence "sozluk"e "eksi" denilir oldugunda bitmisti o is.

lisedeyken alınmıştım sözlüğe. acayip havası vardı o zamanlar. üç dört arkadaşıma söylemiştim ama hızla yayılmıştı. hocalar falan da duyunca şaşırıyorlardı.

şimdilerde sözlük yazarı olduğumu özellikle gizliyorum. havası kalmadı, hatta olumsuz bir durum haline bile gelmeye başladı bence.

ben söylemiyorum, zaten ortamlarda aşağılanıyor genelde. o ergen yerinde hala yazan var mı diye. asljkdşksdf

hekim bir yakınıma yıllar önce ekşi sözlüğün çok eğlenceli ve kaliteli bir yer olduğunu kendimin de orda bir şeyler yazdığını söylemiştim. aradan zaman geçince bana döndü ve çok iğrenç küfürlü bir yer olduğunu hiç ilgisini çekmediğini söyledi.

bir kız da orada yazarlık yapanların nasıl insanlar olduğunu çok merak ettiğini nickimi rica edip yazılarımı okumak istediğini söylemişti. çok dindardı bu kız.

ergen erkek yeğenim yalvarırırm hala nickini ben kullanayım diye ısrar edip durur. onun çevre de çok popülermiş.

ben hiçbir havasının olduğunu düşünmüyorum. ama tek tük olabiliyor bazen.

Sorulmadıkça kimseye söylemiyorum. Havası falan kalmadı artık yazar olmanın.

Çok yakın olan bi iki arkadaşım biliyor Sözlükte yazar olduğumu yani kimseye oyle soyledigim bisi deGil he soeyince hava falan olmuyor tabi

okuyan olsa neyse. o meşhur döneminde okunur, geri bildirim olurdu. şimdi herkes yazmanın derdinde. tutmuş bir başlığın ikinci girisi okunup olumlu olumsuz oylanmaz mı ama oylanmıyor işte.

kesinlikle yok bence.

m.youtube.com

ben yine nico diyorum :) ilk aklıma gelen de janitor of lunancy olur ama ayrı bi tane daha yazıyım.

www.youtube.com
www.youtube.com

birer tane de şunları yazıyım.
www.youtube.com
www.youtube.com

bu arada Le trio joubran-masar da güzelmiş.

muhtelif platformlarda nick olarak da kullanırım, bayılıyorum. nadiren dinliyorum ama, sürekli dinlesem deliririm sanırım. videodaki fotoğrafı görmezden gelelim plz,

www.youtube.com

dürüst olmak gerekirse bana bunların hiçbiri karanlık ve derin gelmedi ya. hatta bazıları eğlenceli bile sayılır.

şöyle cevaplar bekliyordum, biraz hayal kırıklığı oldu.

bu:
www.youtube.com

bu:
www.youtube.com

bu:
www.youtube.com

hiç olmadı şu:
www.youtube.com